12 May 2023

6'ncı Kongre Bildirgesi

ALTINCI ULUSLARARASI ASSAM İSLAM BİRLİĞİ KONGRE BİLDİRGESİ

MODEL ASRİKA KONFEDERASYONU ASAYİŞ VE İÇ GÜVENLİK ORGANİZASYONU

     (12-13 Kasım 2022)

   1. AMAÇ

Müslüman milletlerin refahı, kurdukları devletlerin güvenlik ve bekası, dünyada barışın tesisi ve idamesi, adaletin hâkimiyeti ve İslâm dünyasının süper güç olarak tarih sahnesine yeniden çıkabilmesi için ASYA-AFRİKA, yani “ASRİKA” (veya AFRİKA-ASYA=AFRASYA) coğrafyasını mihver kabul eden İSLÂM ÜLKELERİ’nin bir irade altında toplanmasının gerektiğini ve bunun için de acilen daimi faaliyet gösterecek “İSLÂM ÜLKELERİ PARLAMENTOSU”nun kurulmasını ve İslâm dünyasının layık olduğu ekonomik güce ulaşmasını sağlayacak İSLÂM İKTİSADI’NA DAYALI İSLÂM ÜLKELERİ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ SİSTEMİ’nin hayata geçirilmesini, ORTAK SAVUNMA SANAYİ ÜRETİMİ’nin gerekliliğini, ORTAK SAVUNMA SİSTEMİ’nin kurulmasını, DIŞ POLİTİKANIN, İÇ GÜVENLİK VE ASAYİŞ İLE ADALET SİSTEMİNİN MERKEZDEN YÜRÜTÜLMESİ'nin icap ettiğini beyan ve deklare ederiz.

ASSAM, ASRİKA mihverindeki 57 İslam ülkesinin (28’i Asya, 25’i Afrika, 4’ü Avrupa) milli sınırları ve yapısı değişmeden, etnik ve coğrafi yakınlıklarına göre DOKUZ BÖLGESEL FEDERASYON ve bu bölgesel İslâm Federasyonları’nın oluşturduğu KONFEDERAL bir yapı ile bir irade altında toplanarak İSLÂM BİRLİĞİ’nin oluşturulmasını mümkün görmektedir.

                

   2. İSLÂM DÜNYASININ JEOPOLİTİK KONUMU VE STRATEJİK DEĞERİ

Dünya üzerindeki 206 devletin 57’sini (Üye sayısının %29’u) halkı Müslüman ülkeler teşkil etmektedir.

7.916.525.000 milyarlık dünya nüfusunun 1.859.779.580 milyarını (Dünya nüfusunun %23,49’ü) Müslüman devletlerin insanları, 150 milyon km2 olan dünya karalarının 30,9 milyon km2’sini (Dünya karalarının %20,6’sı) de 57 İslâm ülkesinin toprakları teşkil etmektedir. (Harita 1)

Harita 1. Model ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyon Coğrafyası

İslâm coğrafyası, kendi aralarındaki sınırlar yok sayıldığında oluşturdukları blok ile:

  • Dünya adası olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının merkezinde bulunan;
  • Dünyanın en büyük iç denizi konumundaki Akdeniz, Kızıl Deniz ve Karadeniz’in giriş kapıları sayılan Cebeli Tarık, Bab el-Mendeb, Çanakkale ve İstanbul boğazları ve Süveyş Kanalı’nı kontrol eden;
  • Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi’ne kıyıları olan;
  • Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına; Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan Çin gibi süper güç sayılan dünyanın büyük devletlerine kara ve denizden, Amerika Birleşik Devletleri’ne denizden sınır komşusu olan;
  • Dünya kara, hava ve deniz ulaşım yollarının alternatifsiz merkezi olma imkanına sahip bulunan;
  • Dünya petrol rezervlerinin %55,5’ine, üretiminin %46,5’sına, doğalgaz rezervlerinin %64,1’ine, üretiminin %34’üne [[i]] sahip olan;

İslâm dünyası yüzölçümü ve nüfusu ile dünyada birinci sırayı alırken, jeopolitik konumu, ortak medeniyet değerleri, tarihi birikimi, savunma bütçesi, harp silah, araç gereç sayısı dikkate alındığında imkân, gayret ve hedeflerini birleştirerek dünyanın süper güçleri içerisinde ilk üçün içinde olacak bir potansiyele sahip bulunmaktadır.

57 İslâm ülkesinin içinde bulunduğu kargaşadan kurtulup hak ettiği güce ulaşarak sahip oldukları toprakları ve dünyayı barış ve huzur beldesi haline getirmeleri, kendilerinin bir irade altında toplanması ile mümkündür.

 

   3. İSLÂM DÜNYASINA KÜRESEL GÜÇLERİN SALDIRILARI

       a. BM TEŞKİLATI’NIN GERÇEK KURULUŞ AMACI VE İŞLEVİ

BM; dünya barışını, güvenliğini, sosyal ilerlemeyi, yaşam standartlarını yükseltmek, insan haklarını desteklemek,  dostane ilişkileri geliştirmek, savaşları ve barışa dönük tehditleri önlemek, ülkeler arasında dostane ilişkiler kurmak, uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini sağlamak amaçlarıyla kurulmuş olmasına rağmen, dünyayı ve özellikle de İslâm dünyasını ve imkânlarını,  2. Dünya Harbi galibi beş devletin (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin) çıkarlarına uygun olarak yönetmek için kullandıkları bir teşkilat işlevi yürütmektedir.

       b. BM GÜVENLİK KONSEYİ’NİN DAİMİ ÜYELERİNİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ÜSLERİ

           1) ABD’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ

Dünya genelinde petrol ve doğal gaz alanlarının durumu dikkate alındığında, ABD’nin stratejik tercihlerinde İslâm coğrafyasının bu bölgelerine olan ilgisi netleşmektedir. Bir dünya gücü olarak bu ülkenin tüm jeopolitik doktrinleri kullanarak geliştirdiği jeostratejik yapılanmalara bakıldığında, denizlerin kontrolünden, karaların kontrolüne ve son olarak da hava ve uzayın kontrolünden, dünyanın kontrolüne ECHELON AĞI sistemini de kullanarak elde ettiği denetim üstünlüğünü, taklit edilemez teknolojik avantajı ile sağlamaya çalışmaktadır.

Stratejik açıdan küresel kontrol hesaplarını yaparken, güç değişkeni içinde ABD silahlı kuvvetlerinin dünya genelindeki konuş alanları ve askeri sorumluluk bölgeleri de bu kontrolün temini için önem kazanmıştır.

Dünya gücü durumunda olan bu ülke, ekonomik yapısının üzerinde şekil aldığı PETRO/DOLAR ekseninin zaafa uğramaması için askeri gücünü küresel düzeyde örgütlemiştir. 

ABD’nin; dünya üzerinde 1189 tesiste konuşlanmış 139 askeri üssü (Kara-Deniz-Hava) bulunmaktadır.

               a) ABD DENİZ ÜSLERİ

  1. Pasifik Bölgesinde: Japonya (5), Okinawa Adası, Marinana Adaları, Guam Adası, Marshall Adaları, Midway Adası, Hawaii Adası, Samoa Adası, Güney Kore.
  2. Atlas Okyanusu: İngiltere, İspanya, İzlanda, Küba, Puerto Rico.
  3. Akdeniz Bölgesinde: İtalya (4).
  4. Atlantik Bölgesinde:Guantanamo, Panama, Sao Tome Üsleri.
  5. Hint Okyanusu Bölgesinde: Diego Garcia, Afrika Boynuzu.
  6. Avrupa’da: İngiltere, Fransa.
  7. Ortadoğu’da: Bahreyn.

               b) ABD’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ HAVA ÜSLERİ [[ii]]

Honduras, Ekvator, Porto Riko (ABD), Azor Adaları, Grönland “Thule”, Panama, Norveç, İzlanda, Büyük Britanya (3), Belçika, Hollanda, Almanya (4), İspanya, İtalya, Portekiz, Macaristan, Yunanistan, Türkiye, Güney Kıbrıs “İng.”, Mısır, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Katar, Umman; Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Türkmenistan, Tacikistan, Afganistan, “Özbekistan, Kırgızistan sorunlu olan üslerdir.”… Singapur, Japonya (3), Guam, Güney Kore (2), Tayvan, Avustralya, Cocos Adası, Endonezya, Malezya, Brunei, Kenya, Cibuti, Etiyopya, Uganda, Orta Afrika Cumhuriyeti, Güney Sudan, Cezayir, Nijer, Moritanya, Çad, Nijerya, Mali, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Senegal.

               c) ABD’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ KARA ÜSLERİ;

Panama, Puerto Rico, Almanya (23), Belçika (2), Hollanda, İngiltere, İtalya, İspanya, Japonya (3), Güney Kore (5).

               d) ABD’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ELEKTRONİK DİNLEME “ECHELON” AĞI

ABD dünya üzerinde enerji kaynak ve ulaşım yollarını kontrol altında bulundurmak üzere tesis ettiği askeri üslerin etkinliğini kurduğu elektronik dinleme sistemi vasıtasıyla elde ettiği bilgilerle desteklemektedir.

“Bu elektronik dinleme ağı 1948’de, Soğuk Savaş’ın başlangıcında kuruldu. Dünya çapındaki Angola-Sakson ülkeleri (artı Almanya, Danimarka, Norveç ve Türkiye) olarak gruplandırılıyor. Günde 3 milyar veriyi “telefon ve uydu görüşmeleri” elden geçiren sistem, 11 Eylül 2001’den sonra öncelikle terörizmle mücadelenin hizmetine sokulmadan evvel ekonomik bilgileri toplamaya “ANGLO SAKSON ŞİRKETLERİNİN DESTEKLENMESİNDEN ŞÜPHELENİLECEK DERECEDE” yönlendirilmiştir.” [[iii]]

ABD ECHELON AĞININ Dünya Üzerindeki Bölgeler ve Dinleme Sahaları

  1. Atlantik Bölgesi Amerika Dinleme Sahaları
  2. Pasifik Bölgesi Amerika Dinleme Sahaları
  3. Kanada BölgesiDinleme Sahaları
  4. İngiliz Dinleme Sahaları
  5. Avustralya Dinleme Sahası
  6. Yeni Zelanda Dinleme Sahası

           2) İNGİLTERE’NİN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ:

Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Umman; Güney Afrika Cumhuriyeti, Sierra Leone, Kenya.

           3) FRANSA’NIN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ;

Birleşik Arap Emirlikleri, Lübnan; Cibuti, Gabon, Çat, Senegal, Fildişi Sahili, Orta Afrika Cumhuriyeti.

           4) RUSYA’NIN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ:

Suriye, Kırgızistan, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Tacikistan.

           5) ÇİN’İN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ

Temmuz 2017’de Cibuti’de deniz üssüne sahip olmuştur.

31 Mart 2021 Tarihinde İran ile 25 yıl sürecek “stratejik ortaklık” anlaşması imzalamıştır.

Tarihi ipek yolunu “Kuşak Yol Projesi” adı ile canlandırmak için 500 milyar dolar hacminde “Politika Fonu” oluşturmuş ve bu fonu kurdurduğu iki paravan mühendislik, ulaşım ve inşaat şirketinin kullanımına tahsis etmiştir. Bu şirketler vasıtasıyla Çin’in;

               a) Çin-Pakistan-Afganistan-İran-Türkiye (İzmir),

               b) Çin-Kırgızistan-Özbekistan-Türkmenistan–Azerbaycan-Türkiye (Edirne),

üzerinden Avrupa’ya bağlanmasını sağlamaya çalışmaktadır.  

Çin-Pakistan Koridoru için 54 milyar dolar tahsis etmiş; Pakistan’da kara yolu, demir yolu ve deniz ulaşımı için inşaat ve işletmesi tamamen Çinli elemanlar vasıtasıyla yapılması yetkisini almıştır.

Aynı anlaşmayı “Kuşak Yol Projesi” üzerindeki diğer ülkelerle de yapmak için yoğun gayret sarf etmektedir. Doğu Akdeniz’in kontrolü ile ilgili Yunanistan’ın Pire Limanı’na, İsrail’in Hayfa ve Ashod limanlarına, Türkiye’nin Ambarlı-Kumport Limanı’na yatırım yapmakta, Güney Kıbrıs ile de alt yapı yatırımları için görüşmeler yapmaktadır. [[iv]] Aynı fondan ayırdığı kaynakla Afrika ülkelerinde de ulaşım sistemlerinin yapılıp işletilmesi ile yer altı kaynaklarının ve madenlerinin çıkarılması için yatırımlar yapmaktadır.     

           6) İSRAİL’İN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ;

Ermenistan, Güney Sudan.

           7) JAPONYA’NIN DÜNYA ÜZERİNDEKİ ASKERİ ÜSLERİ:

Cibuti.

       c. İSLAM COGRAFYASINDA FAALİYET GÖSTEREN ÖZEL ASKERİ ŞİRKETLER

Dünyanın beş kıtasında, çoğunluğu ABD’ye ait olmak üzere küresel güçlerin kontrolündeki; özel ordular, özel askeri şirketler, özel danışmanlık ve destek şirketleri ile özel güvenlik şirketleri aktif olarak görev yapmaktadırlar.

ABD’nin 19 ülkede 70, İngiltere’nin 10, Rusya’nın 7, Avustralya’nın 2, Kanada’nın 2, Güney Afrika ve Almanya’nın birer özel askeri şirketi bulunmaktadır.

       d. İSLÂM DÜNYASINI KARIŞTIRAN KİRLİ SAVAŞLAR;

           1) İRAN-IRAK SAVAŞI [[v]] (Harita 2)

Harita 2. İran-Irak-Birinci ve İkinci Körfez Savaşları

1937 yılında yapılan sınır anlaşması ile Irak’a bırakılan Fırat ve Dicle nehirlerinin birleşme noktası olan ŞETTÜL ARAP su yolu, iki ülke arasında uzun yıllar süren ihtilaf nedeni olmuştur.

06 Mart 1975 tarihinde Saddam Hüseyin ile İran Şahı Pehlevi arasında imzalanan anlaşma ile İran-Irak sınırını ŞETTÜL ARAB’ın en derin noktası olarak belirlenmiş ve sorun çözülmüştür,

11 Şubat 1979 yılında İran’da yaşanan devrim ve yönetimin değişmesi Bağdat-Tahran arasındaki krizin başlangıcı olmuştur. 22 Eylül 1980 tarihinde Saddam Hüseyin’in Abadan ve Hürremşehr’e saldırmasıyla savaş başlamıştır. Bu savaşta Türkiye tarafsızlığını korurken, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri Irak’ı, Suriye de İran’ı tutmuştur.

Irak’ın zaferleri ile başlayan savaş, İran’ın direnmesiyle yıpratma savaşına dönüşmüş ve galibi olmadan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 20 Ağustos 1988 tarihli kararı ile sona ermiştir.

Sekiz yıl süren savaşta bir milyon insanın hayatını kaybetmesine, 150 milyar dolar da ekonomik zarara neden olmuştur.

Saddam, savaş sırasında İran’ı destekleyen Kuzey Irak’taki Kürt siyasi partilerini cezalandırmak için HALEPÇE ve ENFAL katliamlarının emrini vermiş, kimyasal silahların da kullanıldığı bu saldırıda binlerce insan hayatını kaybetmiştir.

           AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN IRAK’A TAARRUZU (Harita 2)

               a) BİRİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI;

02 Ağustos 1990 tarihinde Irak Kuveyt’i işgal etmiştir.

16 Ocak-28 Şubat 1991 tarihinde ABD liderliğinde, 34 ülkeden oluşan koalisyon güçleri HAVA VE KARA HAREKÂTI icra ederek, Irak’tan Kuveyt’i geri almıştır.

Saddam’ın zulmünden 500.000 Kuzey Iraklı Türkiye’ye sığınmıştır.

Nisan 1991’de Kuzey Irak Kürt Bölgesi için 36. paralelin kuzeyi, Şii Bölgesi için de 32. paralelin güneyi Irak uçaklarına yasaklanmıştır. Bu uygulama Kuzey Irak'ta fiili bir Kürt yönetiminin oluşması sonucunu da doğurmuştur.

“Birleşik Görev Gücü-Çekiç Güç” adındaki uluslararası bir askeri güç 05 Nisan 1991 tarihinde Türkiye’de üslenmiş, 21 Mart 2003 tarihinde, 2. Körfez Harekâtı nedeniyle Türkiye’den ayrılmıştır. Bu arada ABD 5.000 Iraklı Kürdü, ailesi ile Okyanus’taki Guam Adası’na götürmüştür.

               b) İKİNCİ KÖRFEZ SAVAŞI VE IŞİD:

10 Temmuz 2002 tarihinde CIA ekibi Irak’a girmiş, işgale karşı çıkabilecek bazı generalleri direnişten vazgeçirerek, Kürtleri peşmergeleri örgütleyerek ve gerekli keşifleri yaparak Irak’ı işgale hazırlamıştır.

ABD 20 Mart 2003 tarihinde İngiltere ile birlikte Irak’ı işgal etmiştir.

İşgalin amacı; Saddam Hüseyin rejimini devirmek, kitle imha silahlarına ulaşmak, İslamcı terörist grupları tasfiye, petrol altyapısını güvenceye almak, Irak'ı Ortadoğu ülkelerine model yapmak olarak ilan edildi.

Oluşan anti-Irak Koalisyonu’nda 41 devlet görev almıştır (ABD, İngiltere, Polonya, Avustralya, Güney Kore, İtalya, Gürcistan, Ukrayna, Hollanda, İspanya, Romanya, Japonya, Danimarka, Bulgaristan, Tayland, El Salvador, Honduras, Dominik Cumhuriyeti, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Azerbaycan, Arnavutluk, Nikaragua, Moğolistan, Singapur, Norveç, Letonya, Portekiz, Litvanya, Slovakya, Bosna-Hersek, Makedonya, Yeni Zelanda, Tonga, Filipinler, Ermenistan, Estonya, Kazakistan, Moldova, İzlanda).

El-Kaide’nin ilk çekirdeğini ve fikrini Irak’a getiren Ebu Musab el-Zerkavi, 2003 yılında ABD’nin işgalinden önce Irak’a gelmiş ve “Tevhit ve Cihat Cemaati”ni oluşturmuştur.

17 Ekim 2004 tarihinde “Tevhit ve Cihat Cemaati”, selefi [[vi]]Mücahit Cemaati” ile birleşmiş ve adı, “Rafideyn Ülkelerinde el-Kaide” olmuş, 15 Ocak 2006 tarihinde “Mücahit Şûra Meclisi” oluşturulmuş, 07 Haziran 2006’da “Ebu Musab el-Zerkavi” bir Amerikan askeri operasyonunda ailesi ile birlikte öldürülmüş, Mücahit Şura Meclisi, örgütün başına “Ebu Ömer el-Bağdadi”yi getirmiş ve 15 Ekim 2006 tarihinde örgütün adını “IRAK İSLÂM DEVLETİ” olarak değiştirmiştir.

19 Nisan 2010 tarihinde Ebu Ömer el-Bağdadi ve yardımcısı Ebu Eyüp el-Mısri (El-Kaide Genel Merkez Sorumlusu) öldürülmüştür.

16 Mayıs 2010 tarihinde Irak İslam Devleti’nin Şura Meclisi toplanmış, Toplantıda “Ebu Bekir el-Bağdadi”yi lider seçmiştir. (Asıl adının “Şimaun Eilot” ve İsrail Mossad ajanı olduğu, sahte isminin “İbrahim bin Avad bin İbrahim el-Hüseyin el-Badri Ravazi, lakabının ise “Ebu Bekir al-Bağdadi” olduğu hususunda iddialar bulunmaktadır.)

ABD, 2003 yılında işgal ettiği Irak’tan 15 Aralık 2011’de çekilmiş, geride kalan ABD varlığının korunması 8 ABD özel güvenlik şirketine bırakılmıştır. [[vii]]

DEAŞ ile mücadele için Irak’a 2014 yılında yeniden asker gönderen ABD Irak’taki muharip askeri varlığını, eğitim ve danışmanlık hizmetleri verenler hariç 2021 yılı sonunda bitireceğini duyurmuştur. [[viii]]

İşgal süresince, bir milyon sivil insan hayatını kaybetmiş, 4,7 milyon insan yer değiştirmiş, Kuzey Irak’ta fiili olarak “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi”nin oluşmasını sağlamıştır.

           2) SURİYE DEVRİMİ VE IŞİD [[ix]] (Harita 3)

15 Mart 2011 tarihinde Suriye’nin Dera kentinde başlayan ve rejimin sert karşılık vermesiyle kısa sürede iç savaşa dönüşen protesto gösterileri ülke geneline yayılmış, bugün ülkede yaşadığı bölge bombalanmamış, bir yakınını kaybetmemiş, ailesinden uzak düşmemiş bir Suriyeli bulmanın imkânsız olduğu bir hale gelmiştir.

Harita 3. Suriye’de Tarafların Son Durum

İç savaş başladığında çoğu cezaevinde olan el-Kaide üyeleri bugün IRAK ŞAM İSLAM DEVLETİ (IŞİD-DEAŞ), HEYET EL-TAHRİR EL-ŞAM (HTŞ) veya farklı muharip gruplarla toprak parçalarını kontrol eden örgütler durumuna gelmişlerdir.

Savaş başladığında örgütlü bir silahlı gücü olmayan Demokratik Birlik Partisi (PYD), bugün ABD ve Rusya'dan destek gören, Batı başkentlerinde temsilciliği olan, ülkenin dörtte birinden fazlasını kontrol eden bir güç haline gelmiştir.

Suriye’deki iç savaşı bugüne taşıyan kritik dönüm noktaları:

1-30 Temmuz 2011 tarihlerinde Muhalifler tarafından Özgür Suriye Ordusu kurulmuş, gösteriler iç savaşa dönüşmüştür.

PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan Demokratik Birlik Partisi (PYD)’nin silahlı üyelerinden Temmuz 2012 tarihinde oluşturduğu Halk Savunma Birlikleri (YPG) Afrin, Ayn el-Aran (Kobani) ve Kamışlı’ya hâkim bir güç haline gelmiştir.

14 Şubat 2013 tarihinde İran’ın Beşer Esed’i destekleyen Suriye’deki varlığı resmen duyurulmuş ve savaşın seyri Esed lehine değişmiştir.

21 Ağustos 2013 tarihinde Esed yönetimi tarafından Şam kırsalında sarin gazı kullanılmış olup; kimyasal kullanımını kırmızı çizgi olarak ilan eden ABD, muhalifleri desteklemeye başlamıştır.

İslami grupların en güçlüleri olan Ahrar el-Şam, Sukur el-Şam, el-Tevhit Tugayı, İslâm Ordusu, el-Hak Tugayı, Ansar el-Şam Taburları ve Kürt İslami Cephesi Komutanları, 22 Kasım 2013 tarihinde “İSLÂM CEPHESİ” adı altında birleştiklerini açıklamışlardır.

Ebu Bekir el-Bağdadi, 09 Nisan 2013 tarihinde yeni adını “Irak Şam İslam Devleti” (DEAŞ-IŞİD) olarak açıklamış, savaşçı sayısını 30 bine ulaştırmış ve Ocak 2014’te Rakka’yı ele geçirmiştir. 

Suriye’de YPG’yi destekleyen ABD, Ayn el-Arab’ı kuşatan DEAŞ’ı 23 Eylül 2014 tarihinde havadan bombalamaya başlamıştır.

Şam hükümetine destek veren ve cihatçıları kendisi için de tehdit gören Rusya 30 Eylül 2015 tarihinde savaşa doğrudan müdahil olmuştur.

Türkiye iki YPG bölgesi arasında köprü kurulmasını engellemek ve sınırındaki DEAŞ tehdidine son vermek için 24 Ağustos 2016'da Fırat Kalkanı Harekâtı'nı başlatmış, 2018'de de Afrin'e “Zeytin Dalı Harekâtı” düzenlemiştir. Türkiye için Suriye'de en önemli öncelik YPG olmuştur.

4 Mayıs'ta Rusya, İran ve Türkiye, Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan’daki (Astana) toplantıda muhaliflerin bulunduğu alanlarda “dört çatışmasızlık bölgesi oluşturma” (İdlib, Rastan-Telbise, Doğu Guta, Dera-Kuneytra) kararı almıştır.

DEAŞ’ın elinde toprak kalmadığı gerekçesi ile ABD Aralık 2018’de Suriye’den çekileceğini açıklamış, ancak tepkiler karşısında sadece 1.000 askerini çekmiştir.

Türkiye YPG’ye karşı 09 Ekim 2019 tarihinde “Barış Pınarı Harekâtı”nı başlatmış, harekât iki hafta içinde önce ABD, ardından Rusya ile varılan anlaşmalarla sona ermiş, YPG'nin sınırdan 30 kilometre derinliğe çekilmesi ve bu bölgede Rus ve Suriye ordularının bulunması kararlaştırılmış, ancak YPG tam olarak geri çekilmemesi üzerine, 24 Nisan 2021 tarihinde Pençe-Yıldırım ve Pençe-Şimşek operasyonları,  18 Nisan 2022 tarihinde Metina-Zap-Ayaşin bölgelerindeki terörist hedeflere yönelik Pençe-Kilit Operasyonu icra edilmiştir.

YPG’nin Türk sınır birliklerini ve sivil halkı taciz etmesi üzerine 19 Kasım 2022 tarihinde başlatılan Pençe-Kılıç Hava Harekâtı ile terör örgütünün sınıra yaklaşma yolları ve pek çok hedef imha edilmiştir.

2011'de nüfusu 22 milyon olan ülkede, 10 yılda 600 bin kişi hayatını kaybetmiş, çoğu çadırlarda ya da sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalan 6,7 milyondan fazla Suriyeli ülke içinde yerinden edilmiş; 3,6 milyonu Türkiye'de yaşayan 5,6 milyondan fazla sığınmacı da Suriye'yi terk etmiştir.

Ülke; (Harita 3)

Birincisi, Kuzeybatı’da İdlib-Afrin-Carablus hattını kontrol eden muhaliflerin olduğu bölge,

İkincisi, PYD'nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolündeki bölge,

Üçüncüsü de İran’a bağlı milis güçlerin hâkimiyet kurduğu yerlerin de içinde olduğu Hükümet’in kontrolünde olan bölge,

olmak üzere fiilen üçe bölünmüş durumda olan Suriye 10 yılın sonunda savaşın sahnesi olmaya devam etmektedir.

           3) LİBYA’DAKİ GELİŞMELER [[x]] (Harita 4)

Harita 4. Libya’daki Gelişmeler

Tunus'ta başlayan “Arap Baharı” 17 Şubat 2011 tarihinde Libya'ya ulaşmış, kitlesel gösteriler onlarca kişi hayatını kaybetmiştir. 

19 Mart 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) NATO'nun uygulayacağı uçuşa yasak bölge ilan edilmesi kararı alınmış, kararın ardından çok sayıda NATO ve Arap ülkesi, Libya'ya hava saldırılarına başlamıştır.

21 Ağustos 2011: NATO bombardımanının da katkısıyla, muhalifler başkent Trablus'a girmiş, 20 Ekim 2011’de Libya Lideri Kaddafi, memleketi Sirte'de muhalif savaşçılar tarafından öldürülmüş, Libya’da yönetim “Ulusal Geçiş Konseyi” ne verilmiştir.

Temmuz-Ağustos 2012 tarihleri arasında ilk genel seçimler yapılmış, “Ulusal Geçiş Konseyi” görevi “Milli Genel Kongre”ye (MGK) devretmiştir.

11 Eylül 2012: ABD'de internetten paylaşılan bir filmin Hazreti Muhammed'e hakaret içerdiği gerekçesiyle başlayan olaylarda, silahlı gruplar Bingazi’nin ABD Konsolosluğu’na saldırmış, ABD Büyükelçisi ve 3 Amerikan koruma görevlisi öldürülmüştür.

14 Şubat 2014 tarihinde General Hafter başarısız bir darbe girişiminde bulunmuş, Hükümet Hafter’in girişimini “Başarısız Darbe Girişimi” olarak nitelendirmiştir.

25 Haziran 2014 tarihinde yapılan genel seçimlere katılımın az olmasını gerekçe göstererek MGK seçimleri tanımadığını açıklamış, MGK taraftarları ile yeni seçim sonucunda oluşan Temsilciler Meclisi gurupları arasında çatışmalar başlamış, Trablus’ta çalışamadığını gerekçe göstererek yeni Temsilciler Meclisi Tobruk’a taşınmış Libya’da iki Meclis taraftarı gruplar arasında silahlı çatışmalar başlamıştır.

DEAŞ’a bağlı guruplar liman kenti Derna’da yönetimi ele geçirmiş ve Sitre’ye de hâkim olmuştur.

17 Aralık 2015 tarihinde Birleşmiş Milletler’in (BM) girişimleriyle Fas'ın Suheyrat kentinde varılan "Libya Siyasi Anlaşması" uyarınca Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanlık Konseyi kurulmuş, BM Güvenlik Konseyi tarafından Libya'nın tek meşru temsilcisi olarak tanınmış, ancak Konsey’in sunduğu hükümet listeleri, Halife Hafter'in baskıları sonucunda Tobruk'taki Temsilciler Meclisi’nde onaylanmadığı için süreç tıkanmıştır.

4 Nisan 2019 tarihinde Libya'nın doğusundaki milis güçlerin lideri Halife Hafter, UMH'nin kontrolündeki başkent Trablus'u ele geçirmek için operasyon başlatmış, 8 ayı aşan çatışmalarda Halife Hafter, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri  (BAE),  Mısır  ve  Rusya'nın desteğine rağmen kayda değer bir ilerleme sağlayamamıştır.

           4) YEMEN’İN DURUMU [[xi]] (Harita 5)

Harita 5. Yemen’de Tarafların 2021 Durum Haritası

Arap Baharı rüzgârının etkisiyle 11 Şubat 2011 tarihinde Yemen’de başlayan gösteriler sonucunda Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih görevi bırakmış, Şubat 2012’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve kurulan Ulusal Geçiş Konseyi Hükümeti ile geçiş süreci başlamış, 18 Mart 2013 tarihinde Birleşmiş Milletler ve Körfez İş Birliği Konseyi’nin (KİK) girişimiyle 22 üyeli bir kurul oluşturulmuştur.

02 Şubat 2014 tarihinde Yemen’in altı federal bölgeye ayrılmasına karar verilmiş, kararı Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt ve Umman’ın yanı sıra BMGK’nin daimî temsilcileri ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin de desteklemiştir.

Sürecin ardından İran destekli silahlı güce sahip Husiler, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’ye hükümeti feshetmesi ve yerine Ulusal Birlik Hükümeti Kurulması yönünde baskı uygulamış, istekleri kabul edilmeyince de 21 Eylül 2014 tarihinde başkent Sana’yı ele geçirmişlerdir.

Husiler, 20 Ocak 2015'te taleplerini yerine getirmeyen Cumhurbaşkanı Hadi'nin konutu ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nı kuşatmış; Hadi, Husilerin taleplerini yerine getirmeyerek, 22 Ocak 2015 tarihinde görevinden istifa etmiştir.

01 Mart 2015 tarihinde Hadi yanlısı güçler ile Husiler arasında çatışma başlamış, Hadi’nin talebi üzerine 26 Mart 2015 tarihinde Suudi Arabistan öncülüğünde kurulan koalisyon tarafından, Husiler ve Salih yanlısı güçlere yönelik operasyon başlatılmıştır.

Yemen’in Batısı İran tarafından desteklenen HUSİLER’in, güneyi BAE tarafından desteklenen Aden Merkezli GÜNEY GEÇİŞ KONSEYİ’nin, geri kalan bölge ise Suudi Arabistan tarafından desteklenen YEMEN MERKEZİ HÜKÜMETİ’nin kontrolünde bulunmaktadır.

Çatışmaların yoğunlaştığı 2015 yılından bugüne tarafların kaybı 20 bini bulurken, nüfusun %75’i açlık sınırında yoksulluk yaşamaktadır.

           5) FİLİSTİN SORUNU [[xii]] [[xiii]] (Harita 6)

Harita 6. Senelere Göre Filistin Toprakları

Müslümanların ilk kıblesi olarak İslâmiyet ile Kudüs-ü Şerif arasında kurulan ilk manevi bağ, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) İsra hadisesi ile kuvvetlenmiş ve bu Mukaddes Şehir Hz. Ömer (r.a.) zamanında miladî 636 yılında Müslümanlar tarafından fethedilmiştir.

1071 yılında, Selçuklu yönetimine giren şehir, 1099 tarihinde Haçlıların işgaline uğramış, 88 yıllık haçlı idaresinden sonra, 1187 yılında Selahattin Eyyübî tarafından geri alınmış, 1233-1244 tarihleri arasında 11 yıl Fransa'nın yönetiminde kaldıktan sonra tekrar Eyyübîlerin eline geçmiştir.

Kudüs-ü Şerif; 1243 yılında uğradığı Moğol istilasından sonra, 1259 yılında Memluklular tarafından alınmış, 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in Mısır’ı fethinden sonra Filistin ile birlikte Osmanlı idaresine girmiştir.

1799 tarihinde, Fransız General Napolyon Bonaparte, Osmanlı yönetimindeki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini ortaya atmış; 1879 tarihinde Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde toplanmış; 1896’da gazeteci Theodor Herzl, yazdığı kitabında Yahudilerin kendi devletini kurmasını savunmuş ve özellikle Avrupa'daki Yahudi düşmanlığına karşı bu fikri geliştirmiştir.

Kongrenin sonunda, yayınlanan Basel Programı’nda Filistin'de Yahudilere bir vatan oluşturulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı'nın bu amaca ulaşmak için faaliyete geçirilmesi öngörülmüştür.

1897'den önce, çok az sayıda Siyonist göçmen bölgeye gelmeye başlamış, 1903'e kadar, çoğunu Doğu Avrupa’dan gelenlerin oluşturduğu Yahudi göçmenlerin sayısı 25 bine ulaşmış, bölgenin yarım milyona yakın Arap sakiniyle birlikte yaşamaya başlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Filistin’e 1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası gelmiştir.

400 yıl Osmanlı idaresinde kaldıktan sonra;

09 Aralık 1917 tarihinde İngilizlerin eline geçmiş, Filistin'de manda yönetimi kuran İngilizler, Kudüs-ü Şerif-i Filistin'in başkenti yapmış; İsrail İşgal Devleti’ni kurduktan sonra İngilizler, 1948 tarihinde Filistin'den çekilmişlerdir.

Bu tarihten itibaren Arap-İsrail Çatışmaları başlamış; 1948 Arap-İsrail Savaşı, 1956 Süveyş Krizi, 1967 Altı Gün Savaşı, 1973 Yom Kippur Savaşı, Lübnan İç Savaşı, 09 Aralık 1987-1993 ilk Filistin Ayaklanması (İntifada), Eylül 2000-Şubat 2005 İkinci Filistin Ayaklanması (İntifada), 2006 İsrail-Lübnan Savaşı, 27 Aralık 2008 Gazze Savaşı, Ağustos 2011 Gazze Şeridi Hava Saldırıları, 08 Temmuz 2014 Gazze Savaşı, 06 Mayıs 2021 Filistin-İsrail Çatışmaları olmuştur.

1967 Savaşı’nda Filistin'in tamamını işgal eden İsrail bugün, Kudüs-ü Şerif'e ve Mescid-i Aksa'ya hâkim duruma gelmiş, dünya tarafından bağımsız bir devlet olarak tanınmayan Filistin devleti tamamen İsrail'in egemenliği altına girmiş; dış dünya ile kara, deniz ve havadan irtibatı kesilmiş, Filistin halkının elinde bulunan yerleşim birimlerinin giriş ve çıkışları İsrail ordusu ve güvenlik kuvvetleri tarafından kontrol altına alınmış, bir biri ile irtibatı kesilmiş kantonlar haline getirilmiş Filistin yerleşim birimlerinin etrafı kalın ve yüksek duvarlarla çevrilerek kontrol altına alınmış ve tamamen pasivize edilmiştir.

Filistin Bölgesi’nde; şehirlerarası oto yol kavşaklarında ve kritik noktalarında kurulan kamera ve elektronik cihazlarla donatılan çelikten, İsrailli askerlerin nöbet tuttuğu yüksek gözetleme kuleleri vasıtasıyla kontrol edilir hale getirilmiştir.

Yine, Filistin Bölgeleri’nin çevrelerinde, modern siteler halinde, çevreleri yüksek tel çitlerle çevrilmiş, aynı zamanda, güvenlik güçleri için üs vazifesi yapan, yeni "Yahudi Yerleşim Bölgeleri" inşa edilmiştir.

Filistin Yerleşim Bölgeleri’nin giriş-çıkışları kontrol edildiği gibi, Mescid-i Aksa ve Harem-i İbrahim gibi kutsal yerlere giriş-çıkışlarda, İsrail askerleri ve güvenlik kuvvetleri tarafından tesis edilen nöbet kulübeleri ve karakolları ile kontrol edilmekte, Genç Filistinlilerin, Mescid-i Aksa'da düzenli olarak, beş vakit namaz kılmalarına müsaade edilmemekte, yasağa uymayanlar kameralarla tespit edilerek, iki ay Mescid-i Aksa'ya girme yasağı uygulanmaktadır. Bakım ve onarımı İsrail'in insafına kalmış olan Mescid-i Aksa mahzun ve sahipsiz bir mabet durumuna getirilmiştir.

İsrail’in Filistin’i işgali çağımızın en uzun işgali olmuş, bu işgal boyunca Filistin halkı işkenceler, yargısız infazlar, cinayetler, sivil katliamlar, soykırım olarak tanımlanan sistematik kötü davranışlar ve sürgünlere maruz kalmıştır.

Bugün 27 bin kilometre karelik Filistin topraklarının %85 İsrail tarafından işgal edilmiş durumdadır.

           6)  DOĞU TÜRKİSTAN MESELESİ (Harita 7)

Harita 7. Çin İşgalindeki Doğu Türkistan Haritası

ÇİN tarafından dört defa işgal edilen (1579; 1876; 1937; 1949) Doğu Türkistan, üç defa bağımsızlığını kazanmış (1863;1933; 1944), ancak 1949 yılında Stalin’in onayı ile yapılan işgal bugüne kadar devam etmektedir. Çin-Doğu Türkistan ilişkileri, Osmanlı-Rus ve SSCB-Türkiye ilişkilerinden hep etkilenmiştir.

ÇİN, 2017 yılından itibaren Doğu Türkistan’da, İspanya’da Endülüs Emevî Devleti’ne Avrupa’nın uyguladığı Müslüman bırakmayan asimilasyon uygulamalarına benzer bir yok etme politikası uygulamaktadır. ABD ve Hristiyan Batı, ÇİN’in asimilasyon politikalarını desteklemektedir. Hayatları pahasına örnek bir şekilde İslam’ı yaşama gayretinde olan Doğu Türkistan halkı, ÇİN zulmünden kurtulmak için İslâm ülkelerinin bir irade altında toplanıp kendilerine yardım edecekleri zamanı beklemektedirler.

           7) KEŞMİR SORUNU [[xiv]] (Harita 8)

Harita 8. Hindistan İşgalindeki Keşmir Haritası

Güney Asya Bölgesinde Pakistan, Hindistan ve Çin arasında yer alan ve bu üç ülke arasında bölünmüş olan, 222.200 km2 toprağa sahip olan KEŞMİR, İngiltere’nin 1947’de çekilmesi ile birlikte Hindistan alt kıtasının bölünmesinden sonra iki ayrı bağımsız ülke olan Hindistan ile Pakistan arasında bugüne kadar çözülemeyen bir sorun haline gelmiştir.

Keşmir’in; Srinagar ve Cemmu kentlerini de içine alan güney kısmı Hindistan’ın CEMMU KEŞMİR (2011 sayımına göre 12,5 milyon nüfusun %68,3 Müslüman, %28,4’ü Hindu, %1’ Budist) Eyaleti’ni oluşturmakta, kuzey bölgede ve bulunan AZADİ KEŞMİR olarak bilinen kısmı Pakistan’ın kontrolünde, doğusundaki nüfusu az ve dağlık olan bölgesi de Çin’in kontrolünde bulunmaktadır.

İngiltere Hindistan’dan çekilirken, %90’ı Müslüman olan ve prenslikle yönetilen Keşmir’i, Pakistan veya Hindistan ile birleşme konusunda serbest bırakmış, Keşmir halkının Pakistan’a katılmaktan yana tavır almasına rağmen zamanın prensi Hindistan ile birleşmeye karar vermiş, ancak karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıkmıştır.

Gelişmeler karşısında Pakistan ve Hindistan bölgeye asker göndermiş, ilki 1948 yılında olmak üzere, Keşmir sorunu Pakistan ve Hindistan arasında 1965 ve 1999 yıllarında savaşa neden olmuştur.

1947 yılında özerkliğini kazanan CEMMU KEŞMİR’in bu durumunu kabul eden Hindistan Anayasası’nın 370. maddesi 05 Ağustos 2019 tarihinde değiştirildiğinden, bu davranış Hindistan’ın CEMMU KEŞMİR’i Hindistan topraklarına katma hazırlığı olarak yorumlanmaktadır. 

Hindistan’ın son kararı, mevcut gerginliği daha da arttıran bir davranış olarak yorumlanmaktadır.

           8) AFGANISTAN’IN DURUMU (Harita 9)

Harita 9. Afganistan Haritası

               a) RUSYA’NIN AFGANİSTAN’I İŞGALİ;

27 Nisan 1978 tarihinde darbe ile iş başına gelen komünist rejimin arkasından Sovyetler Birliği 27 Aralık 1979’da Afganistan’ı işgal etmiştir. Yerli komünistlere karşı ayağa kalkan Afgan Halkı SSCB işgaline karşı direnişe başlamıştır.

Körfez ülkelerinin maddi desteği ile Çin’den satın alınan silahlar direnişi güçlendirmiştir. Afgan-Sovyet Savaşı “Cihad” ve “Mücahid” kavramlarının uluslararası medya tarafından dolaşıma sokulmasını sağlamıştır. Körfez ve Arap ülkelerinin teşvikiyle binlerce Müslüman genç Afgan Cihadı’na katılmıştır. Bu katılımlar daha sonra el-Kaide benzeri DEAŞ ve IŞİD gibi örgütlerin tabanını oluşturmuştur.

İşgali müteakip batağa saplandığını anlayan Sovyetler (Yenilmez Kızıl Ordu) Hindikuş Dağları’nda yıkıcı bir yenilgi almış; 13,621 asker, 451 helikopter ve uçak, 147 tank, 443 top kaybetmiş ve 15 Şubat 1989 tarihinde son Rus askeri de Afganistan’dan çekilmiştir.

Savaşın getirdiği milyarlarca dolarlık savaş yükü Sovyetler Birliği’nin çöküşüne sebep olmuş, “Süper Güç” Afganistan’da uğradığı hezimetle kartondan bir aslana dönüşmüş, saygınlığını ve prestijini yitirmiştir. 

Mücahitler kazanmışlardı, ancak savaş Afganistan için büyük bir yıkıma sebebiyet vermiştir. Bir milyon üzerinde "şehit", yüz binlerce dul ve yetim, ülke nüfusunun üçte biri göçmen olmuş; altyapı tamamen bitmiş, zaten dünyanın en geri kalmış ülkelerinden biri olan ülke, büyük bir yıkıma maruz kalmış, istikrar ve huzur kaybolmuş, Sovyet İşgali sonrası iç savaş başlamış, Taliban ve el-Kaide ortaya çıkmış ve bilahare 11 Eylül Eylemleri’ni bahane ederek başka bir süper gücün Afganistan'ı işgali ile birlikte, huzur ve istikrar hiç geri gelmeyecek şekilde kaybolmuştur. [[xv]]

               b) ABD’NİN AFGANİSTANI İŞGALİ [[xvi]] (Harita 10)

Harita 10. Afganistan Siyasi Durum Haritası

İç savaşa tutuşan ve Taliban’ın hâkimiyetine giren Afganistan 11 Eylül 2001 saldırısının üzerinden bir yıl geçmeden ABD öncülüğünde NATO müdahalesine maruz kalmış,  07 Ekim 2001 tarihinde Afganistan’a askeri müdahalesi başlamış, yaklaşık 1000 ABD operasyon güçleri ve Merkezi İstihbarat Teşkilatı görevlisi, saldırıları yönlendirmeye ve Afgan muhalif güçleri organize etmeye yardımcı olmak için Afganistan'a girmiş, aynı dönemde yaklaşık 1300 deniz piyadesi, Taliban'a baskı yapmak için görevlendirilmiştir.

08 Ağustos 2003 tarihinde NATO, Afganistan’daki uluslararası güvenlik güçlerinin (ISAF) kontrolünü üslenmiştir.

2010 yılında ABD’nin Afganistan’daki güçlerinin sayısı 100 bine ulaşmış, 2021 yılına kadar 800 bin ABD askeri görev almıştır.

01 Mayıs 2011 tarihinde Usame Bin Ladin, ABD tarafından Pakistan’da öldürülmüştür.

28 Aralık 2014 tarihinde ABD’nin muharebe misyonu sona ermiş, bölgede Afgan güçlerini eğitmeye odaklanan 10 bin civarında ABD askeri kalmıştır.

Şubat 2020’de ABD ile Taliban arasında barış anlaşması imzalanmış, ABD’nin nihai geri çekilme tarihi 01 Mayıs 2021 olarak belirlenmiştir.

15 Ağustos 2021 tarihinde Taliban Afganistan’da yönetime el koymuştur. 30 Ağustos 2021 tarihinde ABD, Afganistan’dan çekilme sürecinin tamamlandığını açıklamıştır.

20 yıl süren işgal sürecinde; savaşın doğrudan sonucu olarak 71 bini sivil olmak üzere 241 bin kişi hayatını kaybetmiş, 50 bini savaşın ilk üç yılında olmak üzere on binlerce kişi terör şüphelisi olarak gözaltına alınmıştır.

ABD, Afganistan’da 20 yıllık varlığı boyunca askeri operasyonlara iki trilyondan fazla harcama yapmış, yeniden yapılanma programları için 145 milyar dolar, Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi için 83 milyar dolar harcamış; Afgan güçlerine 76 araç, 600 bin silah, 163 bin telekomünikasyon teçhizatı ve 208 hava aracı vermiştir.

ABD’den sonra Afganistan’da en fazla askere sahip olan İngiltere 30 milyar dolar ve Almanya 19 milyar dolar harcamıştır. [[xvii]]

           9) BOSNA HERSEK-HIRVATİSTAN SAVAŞI [[xviii]] (Harita 11)

Harita 11. Bosna Hersek Haritası

Fatih Sultan Mehmet döneminde, 1463 yılında Osmanlı himayesine giren Bosna Hersek, 1878 yılına kadar Osmanlı himayesinde kalmış, daha sonra önce Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, ardından Yugoslavya topraklarının parçası olan Bosna Hersek, 1992 yılında merhum Aliya İzzetbegoviç önderliğinde bağımsızlığını ilan etmiştir.

28 Haziran 1914 tarihinde Avusturya Veliahdı Franz Ferdinand’ın bir Sırp öğrenci tarafından öldürülmesi, Birinci Dünya Savaşı’nın fitilini ateşlemiştir.

Bosna Hersek 26 Ekim 1918 tarihinde Sloven Krallığı’nın bir parçası olarak Sırbistan ile birleştirilmiştir.

Bosna Hersek, 1946 yılında Yugoslavya’yı oluşturan altı halk cumhuriyetinden biri olmuştur. Yugoslavya Devlet Başkanı Tito 1971’de Müslümanlara ulus statüsü tanımış ve Bosna-Hersek’te Müslümanlık sadece din değil bir milliyetin de adı olmuştur.

Tito’nun 1980 tarihinde ölümünün arkasından etnik ve dini çatışmalar yeniden başlamış, Sırbistan’ın dağılan Yugoslavya’nın mirasçısı olmak istemesi üzerine ülkede başlayan iç savaş Avrupa Topluluğu ve Almanya’nın yoğun baskıları ile sona erdirilebilmiştir. 

1990 seçimlerini kazanan Aliye İzzet Begoviç, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı’na seçilmiş ve Mart 1992 tarihinde yapılan bir referandumla bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunun üzerine Bosna Hersek Sırplı milislerin yoğun saldırılarına maruz kalmıştır.

Sırpların Bosnalı Müslümanlara ve Hırvatlara 01 Mart 1992 tarihinde başlattığı saldırı ile başlayan soykırım niteliğindeki savaş 14 Aralık 1995 tarihine kadar kanlı bir şekilde devam etmiştir.

Savaş sonrasında 300 bine yakın insan hayatını kaybetmiş, 2 milyon civarında insan yaşadığı topraklarını terk etmiştir.

Savaşı bitiren DAYTON Anlaşması ile Bosna Hersek Cumhuriyeti kurulmuş ve yönetim şekli belli olmuştur.

           10) KIBRIS SORUNU VE KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI [[xix]] (Harita 12)

1571 tarihinde Osmanlı Devleti tarafından fethedilmiş ve ilk Türk Cemaati adaya yerleştirilmiştir.

1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilgisinde, Osmanlı mülkiyeti devam ederken Britanya İmparatorluğu’na kiralanmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte İngiltere adaya el koymuştur. Lozan Barış Antlaşması’nın 20. maddesi gereğince 1923 tarifinde Türkiye adanın İngiltere’ye ilhakını kabul etmiştir.

1931 tarihinde Rumlar Enosis İsyanı başlatmış, Türk Cemaati Enosis’e karşı çıkmıştır.

1943 tarihinde İngiltere güdümlü ‘Kıbrıs Adası Türk Azınlığı Kurumu’ (KATAK), 1944 tarihinde de Doktor Fazıl Küçük tarafından ‘Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi’ kurulmuştur.

1955 tarihinde Yunan terör örgütü EOKA 1 Nisan’da adada faaliyete geçmiş, Rumlar arasında Enosisçi-Anti Enosisçi çatışması başlamış, EOKA terörünün Türkleri hedef almaya başlaması üzerine Türkiye’de 6-7 Eylül 1955 olayları olmuş, aynı zamanda “Ya Taksim Ya Ölüm” sloganı yoğun bir şekilde kullanılmaya başlamış, Türkiye ilk kez sorunda taraf olmayı kabul etmiş ve 29 Ağustos’ta Londra’da İngiltere ve Yunanistan’ın katıldığı toplantıda, Türkiye de temsil edilmiştir.

15 Kasım 1957 tarihinde Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) kurulmuştur.

İngiltere Başbakanı ve üç devletin dışişleri bakanlarının katılımıyla Zürih Antlaşmaları onaylanmış, Cemaat temsilcileri olarak Makarios ve Dr. Küçük de toplantıya katılmış; 19 Şubat 1959 tarihinde Türkiye, Yunanistan, İngiltere Kıbrıs Anayasası’nı garanti altına almış ve İngiliz üslerinin devamı kabul edilmiştir.

1960 yılında Kıbrıs Anayasası imzalanmış, Ada’ya simgesel Türk ve Yunan birlikleri yerleştirilmiş, Makarios cumhurbaşkanı, Fazıl Küçük cumhurbaşkanı yardımcısı olmuştur.

30 Aralık 1964 tarihinde Makarios 13 maddelik anayasa değişikliği önerisini açıklamıştır.

21 Nisan 1967 tarihinde Yunanistan’da ordu yönetime el koymuş ve 1974’e kadar iktidarda kalmıştır.  Subaylar halkın desteğini elde etmek için Kıbrıs’ta EOKA’ya desteğini arttırmış, Yunan ordusunun 15 bin askeri, gayri resmi olarak adaya yerleştirilmiştir. Türkiye’nin baskısı üzerine Yunanlılar üç Türk köyünden geri çekilirken arkalarında 24 ölü bırakmıştır.

TBMM hükümete müdahale yetkisi vermiş, Türk uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başlamış, donanma ve çıkarma birlikleri harekete geçmiş, ABD’nin arabuluculuğuyla Yunan birliklerinin geri çekilmesi sağlanınca, Türk harekâtı durdurulmuştur. 1964’ten 1974 tarihine kadar Türkiye’de bulunan Rauf Denktaş gizlice adaya gitmiştir.

Harita 12. Kıbrıs’ta Tarafların Son Durumu

5 Temmuz 1974 tarihinde Yunanlı subayların yönettiği Ulusal Muhafız Örgütü, Cumhurbaşkanı Makarios’u devirmiş ve EOKA-B önderi Nikos Sampson’u cumhurbaşkanı ilan etmiştir.

Enosis’in gerçekleştirilmek istendiğini anlayan Başbakan Ecevit, garanti anlaşması uyarınca, İngiltere’yi ortak eyleme davet etmiş, İngiltere’nin katılmaması üzerine, 19 Temmuz’da Türk çıkarma gemileri denize açılmış ve 20 Temmuz’da denizden çıkarma ve havadan indirmelerle Girne Bölgesi kontrol altına alınmıştır.

13 Şubat 1975 tarihinde, KIBRIS TÜRK FEDERE DEVLETİ kurulmuş, aynı yıl içerisinde bir de nüfus mübadelesi gerçekleşmiştir.

Denktaş-Makarios (1977) ve Denktaş-Klerides (1979) tarafından Doruk Anlaşmaları imzalanmış. Bu anlaşmalarla, Kıbrıslı Rumlar ilk kez iki kesimli, iki toplumlu federal bir çözümü benimsemiştir.

15 Kasım 1983’te, KTFD Meclisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adında bağımsız bir devlet kurulduğunu dünyaya ilan etmiştir.

13 Mayıs 1984’te de BM Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile KKTC’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımlamıştır.

1984-1990 sürecinde KKTC’nin kurulmasından sonra toplumlararası görüşmeler yeniden başlamıştır.

Zamanın BM Genel Sekreteri Kofi Atta Annan tarafından önerilen ANNAN PLANI ile Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesi, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte birinin Türklerden olması, devlet başkanlığı ve başbakanlık makamlarının on ayda bir Türkler ve Rumlar arasında değişmesi önerilmiştir.

24 Nisan 2004'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan; Türkler tarafından %65 kabul gördüğü halde, Rum oylarının %76 ret şeklinde olmasından dolayı hayata geçirilememiştir.

Kesintilerle devam eden görüşmelerden tarafların ortak kabul ettiği bir anlaşmaya varılamamasından dolayı Kıbrıs, Türkiye ile Yunanistan arasında bir sorun olarak devam etmektedir.

       e. İSLAM COĞRAFYASINA DÖNÜK TEHDİTLERİN İNCELENMESİYLE ULAŞILAN SONUÇ

           1) İSLAM DÜNYASININ İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM

  1. Bugün topraklarına en çok müdahale edilen,
  2. Birleşmiş Milletler’i en fazla meşgul eden,
  3. Topraklarında terör ve anarşinin eksik olmadığı,
  4. Kaynakları yabancı güçler tarafından yönetilen,
  5. İnsan hak ve özgürlüklerinin ihlal edildiği,
  6. Gelir dağılımının bozuk olduğu,
  7. Siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarsızlıkların hâkim olduğu,
  8. İç meselelerini çözmek için dış güç merkezlerinin yardım ve desteğini talep eden ve muhtaç olan ülkeler konumunda bulunmaktadır.

           2) TEHDİDİN DEĞERLENDİRİLMESİ;

           ABD VE MÜTTEFİKLERİ;

  1. Dünya üzerinde elde ettikleri hâkimiyeti devam ettirmek,
  2. Enerji kaynaklarının, enerji ulaşım hatlarının; kara, deniz ve hava ulaşım güzergâhları ve merkezlerinin etkili bir şekilde kontrolünü devam ettirmek,
  3. Mevcut askeri üs ve tesislerinin emniyetle devamını sağlamak,
  4. Sanayi üretimleri için pazar potansiyelinden azami ölçüde yararlanmak,
  5. Yüksek savunma harcamalarını finanse etmek,
  6. Egemenlik bölgelerindeki ülkelerin yönetimlerinin kendi kontrolleri dışına çıkmalarını engellemek maksatlarıyla,
    1. İslâm ülkelerinin etnik ve mezhepsel farklılıklarını olabildiğince tahrik ederek, bölünmelerini ve farklılıkların ihtilaf haline dönüşmesini sağlayacak şekilde,
    2. Ekonomik, teknolojik, siyasi, askeri, iletişim ve bilişim gücünü kullanarak,
    3. İslâm ülkelerinin kendilerinden olan unsurlarını azami ölçüde ve kışkırtıcı şekilde destekleyerek çatışmalarını sağlamak, çatışma ortamının oluşması için kışkırtmalar düzenlemek suretiyle,
    4. İslâm dünyasına karşı ilan edilmemiş, GİZLİ, SİNSİ, KİRLİ VE ASİMETRİK YÖNTEMLERİN UYGULANDIĞI BİR SAVAŞ UYGULAMAKTADIR.
    5. BUNA İLAN EDİLMEMİŞ KİRLİ ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI diyebiliriz.

 

   4. İSLAM ÜLKELERİ BİRLİĞİ’NİN TEŞKİL USUL VE ESASLARI (Harita 13, Şekil 1)

ASSAM, ASRİKA mihverindeki 57 İslam ülkesinin (28’i Asya, 25’si Afrika, 4’ü Avrupa) milli sınırları ve yapısı değişmeden, etnik ve coğrafi yakınlıklarına göre DOKUZ BÖLGESEL FEDERASYON ve bu bölgesel İslâm Federasyonları’nın oluşturduğu KONFEDERAL bir yapı ile bir irade altında toplanarak İSLÂM BİRLİĞİ’nin oluşturulmasını mümkün görmektedir.

Harita 13. Model ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyonu’na Bağlı Bölgesel Federal Devletler

1.ODBİF

ORTA DOĞU BÖLGESEL İSLÂM DEVLETLERİ FEDR.

6.DABİF

DOĞU AFRİKA BÖLGESEL İSLAM DEVLETLERİ FEDR.

2.OABİF

ORTA ASYA BÖLGESEL İSLÂM DEVLETLERİ FEDR.

7.KBABİF

KUZEY BATI AFRİKA BÖLGESEL İSLÂM DEVLETLERİ FEDR.

3.YDABİF

YAKIN DOĞU ASYA BÖLGESEL İSLÂM DEVL. FEDR.

8.GBABİF

GÜNEY BATI AFRİKA BÖLGESEL İSLÂM DEVLETLERİ FEDR.

4.GDABİF

GÜNEY DOĞU ASYA BÖLGESEL İSLÂM DEVL. FEDR.

9.ABİF

AVRUPA BÖLGESEL İSLAM DEVLETLERİ FEDERASYONU

5.KABİF

KUZEY AFRİKA BÖLGESEL İSLÂM DEVLETLERİ FEDR.

 

 

Şekil 1. İslâm Ülkeleri Konfederasyonu İdari Teşkilâtı (ASSAM Tasavvuru)

İslâm Birliği’nin teşekkül edebilmesi için;

  1. İslâm Akidesi, teşekkül edecek merkezi iradenin temel esası olmalıdır.
  2. İslâm Birliği’nin tesisi için hizmet vermek üzere, İslâm Birliği’nin kurulmasına istekli ülkelerin bakanlar kurullarında “İslâm Birliği Bakanlıkları”nın ihdasının zaruri olduğu kabul edilmelidir.
  3. İslâm Birliği’nin ilk adımının “İslam Ülkeleri Parlamentosu”nun teşekkülü olmasının zaruretine inanılmalıdır.
  4. Federal yapıya kavuşturulması tasavvur edilen dokuz coğrafi bölgenin her birinden birer DEVLETİN ortak iradesi ile “ASRİKA İSLÂM DEVLETLERİ BİRLİĞİ” teşekkül ettirilebilmelidir.
  5. İslâm Birliği’ne katılma talebinde bulunacak yeni devletlerin kabulüne, İslâm Ülkeleri Parlamentosu’nun salt çoğunluğu ile karar verilmelidir.
  6. Müslüman devletler, “İslâm Ülkeleri Birliği”ne katılabilmeleri için parlamentolarının 2/3 çoğunlukla veya yapılacak referandumlarda salt çoğunlukla karar verebilmelidir.
  7. Kurulacak İslâm Birliği’nin; Adı, Yönetim Şekli, Birlik Başkanının Statüsü ve Seçim Şekli, Resmi Dili, Bayrağı, Başkenti; Yasama, Yürütme ve Yargı Yetkisi; Birliğin Yasama, Yürütme ve Yargı Organlarının Teşkili; Parlamento Üyelerinin Seçim Usul ve Esasları, Bütçesi ve Üye Devletler Tarafından Karşılanma Usul ve Esasları; Bölgesel Yapıların Oluşumu, Yetki ve Sorumlulukları, Üye Devletlerin Yetki ve Sorumlulukları ile ilgili hususların, üye devletlerle uyumlu olarak “İslâm Ülkeleri Parlamentosu”nun kararları ile uygulamaya konulmalıdır.

       h. İSLÂM ÜLKELERİ BİRLİĞİ’NİN MERKEZDEN YÜRÜTÜLECEK

       FAALİYET ALANLARI (Şekil 2)

ASSAM, ASRİKA mihverindeki 57 İslam ülkesinin (28’i Asya, 25 Afrika, 4’ü Avrupa) milli sınırları ve yapısı değişmeden, etnik ve coğrafi yakınlıklarına göre DOKUZ BÖLGESEL FEDERASYON ve bu bölgesel İslâm Federasyonları’nın oluşturduğu KONFEDERAL bir yapı ile bir irade altında toplanarak İSLÂM BİRLİĞİ’NİN oluşturulmasını mümkün görmektedir.

Şekil 2. Model Konfederasyon, Federasyon ve Milli Devletlerin Faaliyet Alanları

ASSAM; (Şekil 2)

  1. ASRİKA İslam Devletleri Konfederasyonu beş ana faaliyet alanından (Adalet, Savunma, Savunma Sanayi, İçişleri, Dışişleri),
  2. Bölgesel İslam Devletleri Federasyonları altı faaliyet alanından (Gümrük ve Ticaret, Ulaştırma ve Denizcilik, Ekonomi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Kalkınma, Kültür ve Turizm),
  3. Milli Devletler de on faaliyet alanından (Eğitim, Maliye, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Sağlık, Tarım ve Hayvancılık, Gençlik ve Spor, Orman ve Su İşleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Sosyal Politikalar, Çevre ve Şehircilik)

sorumlu olacak şekilde bir İslâm Birliği’nin kurulabileceğini tasavvur etmektedir.

 

   5. İSLÂM İKTİSADI VE İSLÂM ÜLKELERİ EKONOMİK İŞ BİRLİĞİ USUL VE ESASLARI

İslâm ülkelerinin dünya standartlarının üzerinde refah düzeyine ulaşabilmeleri ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanabilmeleri için; çağın teknolojisini kullanan, üretimi teşvik eden, mal ve hizmet mübadelesine dayalı, faizsiz, emeği-sermayeyi-tüketiciyi koruyan, adil gelir dağılımı sağlayan, küresel güçlerin hileli yönlendirmelerinden etkilenmeyen, özerk para dolaşım sistemine sahip olan, İslâm Birliği yolunda ikinci adım olarak, İslâmi bir ekonomik sistemin kurulması için, ASSAM;

  1. İslam ülkeleri arasında gümrük birliğinin tesisini,
  2. İslam ülkeleri arasında ortak pazarın kurulmasını,
  3. İslam ülkeleri arasında para birliğinin kabul edilmesini,
  4. Birlik üyeleri arasında ticaret bölgelerinin kurulmasını,
  5. Zekât müessesinin devletlerin kontrolünde kurumsal bir hüviyet kazanması ve bunun ortak bir fon halinde toplanarak değerlendirilmesini,
  6. Birliğe bağlı ticaret odasının, ticaret mahkemelerinin, vakıfların kurulması, İslami elektronik para biriminin (ASRİKA Dinarı) oluşturulmasını,
  7. Birliğin hedefleri doğrultusunda, her İslam ülkesinin devlet bütçesinde ortak pazar ve ortak üretim ve ARGE teşvik fonu oluşturulmasını,
  8. İslam ülkelerinin maden, enerji, tarım, ulaşım ve telekomünikasyon ile gıda sektörlerinde İslam ülkeleri arasında kooperatiflerin el birliği sistemlerinin kurulması ve İslami bankacılık sloganı ile faaliyet gösteren finans kuruluşlarının bilgilendirilmesi ve desteklenmesini,
  9. İslami kurallara göre faaliyet gösteren ortak bir finans kurumunun ve SWIFT sisteminin kurulmasını,
  10. İslâm ülkeleri arasında “Barter Ticareti, Katılım Bankacılığı, El Birliği Sistemi ve Vakıfların” yaygınlaştırılması ve geliştirilmesini,
  11. Ekonomik ve ticari iş birliğinin arttırılması ve ticaretin serbestleştirilmesi, serbest piyasa kurumları arasında mali iş birliği, sektörler arası iş birliğinin ve doğrudan yatırımların giderek arttırılması ve yoksulluğun azaltılmasına yönelik çabaların arttırılmasını,

gerekli görmektedir.

 

   6. İSLAM ÜLKELERİ ASRİKA ORTAK SAVUNMA SANAYİ ÜRETİMİ TASAVVURU

Şekil 3. Model ASRİKA İslâm Ülkeleri Konfederasyonu Savunma sanayi Başkanlığı Teşkilatı 

ASRİKA İslam Devletleri Konfederasyonu Kabinesi’nde, savunma sanayi ürünlerinin ihtiyaçlarının tespiti, üretimi, depolanması, dağıtımı, bakım ve onarımı, yenileştirilmesi, modernizasyonu ve envanterden çıkarılması faaliyetlerini yürütmek üzere SAVUNMA SANAYİ BAKANLIĞI’nın beş bakanlıktan birisi olması uygun bulunmaktadır. (Şekil 3)

ASRİKA İslâm Devletleri Konfederasyonu bünyesindeki SAVUNMA SANAYİ BAKANLIĞI’na bağlı olarak, Dokuz Bölgesel İslâm Ülkeleri Federasyonları’nda “SAVUNMA SANAYİ BAŞKANLIKLARI”, bu başkanlıklara bağlı olarak da her “Bölgesel İslâm Devletleri Federasyonu”na bağlı milli devletlerin bünyesinde de “SAVUNMA SANAYİ BAŞKANLIKLARI” kurulmalıdır.

ASRİKA İslâm Devletleri Konfederasyonu SAVUNMA SANAYİ BAKANLIĞI’nca; Kara, Deniz, Hava, Hava Savunma, Uzay, Siber ve Elektronik Savunma Sanayi ürünlerinin üretimi ile ilgili ANA YÜKLENİCİLER “Bölgesel İslâm Devletleri Federasyonları”na tahsis edilmeli; ALT YÜKLENİCİLER de “Bölgesel İslâm Devletleri Federasyonları” tarafından kendilerine bağlı milli devletlere (tahsis edilen savunma sanayi ürünleri ile ilgili) taksim edilmelidir.

Bölgesel Federasyonlar ve Milli Devletler’in Savunma Sanayi Başkanlıkları, bünyelerindeki savunma sanayi üretim tesislerinin ve ağır sanayi üretim sistemlerinin envanterleri çıkarılmalıdır.

Savunma sanayi üretimi ana ve alt yüklenicilerin bölgelerinde, üretimini yaptığı savunma sanayi üretimi ile ilgili AR-GE, STANDARDİZASYON, SERTİFİKASYON, AKREDİTASYON, KODİFİKASYON ve BAKIM ONARIM merkezleri teşkil edilmelidir.

ASRİKA Ortak Savunma Sanayi Üretim Destekleme Fonu, Ortak Uzay Teknoloji Merkezi ile bilimsel araştırma kapsamında Parçacık Hızlandırma Merkezi kurulmalı ve savunma sanayi üretiminde gerekli enerji ve ham madde kullanımında gümrük birliği bazında indirim kotaları uygulanmalıdır.

Savunma sanayi ana ve alt yüklenici görevi verilen Bölgesel İslâm Federasyonları’na ve milli devletlere tahsis edilen savunma sanayi ürünleri ile ilgili meslek liseleri, meslek yüksek okulları ve üniversitelerde ana bilim dalları ihdas edilmelidir.

Savunma Sanayi Ürün Envanteri, İhtiyaçların Tespiti, Depolama ve Dağıtımı ile Yenileştirme, Modernizasyon, HEK-MAL’e (Hurda-Enkaz-Köhne Malzemeye) ayırma, Geri Kazanım ve Dönüşüm Faaliyetleri Savunma Sanayi Bakanlığı’nca merkezden yönetilmelidir.

 

   7. ASRİKA İSLÂM DEVLETLERİ BİRLİĞİ SAVUNMA ORGANİZASYONU (Şekil 4)

ASSAM tasavvuruna göre SAVUNMA; Konfederasyon tarafından merkezden yürütülecek beş faaliyet alanından birini oluşturmaktadır.

SAVUNMA BAKANLIĞI’NIN;

Konfederasyon merkezinde bulunan Genel Kurmay Başkanı, Kara, Deniz, Hava, Hava Savunma ve Füze, Siber ve Elektronik Güvenlik Komutanlıkları ile Dokuz Bölgesel Federasyonun her birinin merkezinde konuşlanmış, Ordu Seviyesinde “MÜŞTEREK HAREKÂT KOMUTANLIKLARI”ndan oluşması tasavvur edilmektedir.

Taslak İslâm Ülkeleri Konfederasyon Model Anayasası’nın 117. maddesinde yer aldığı şekli ile Konfederal Cumhuriyet Başkanı Başkanlığı’nda, Konfederal Cumhuriyet Başkan Yardımcıları, Bölgesel Federal Cumhuriyet Başkanları, Adalet, Millî Savunma, İçişleri, Dışişleri Bakanları, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz, Hava ve Müşterek Kuvvet Komutanları’nın katıldığı, “KONFEDERAL CUMHURİYET GÜVENLİK KONSEYİ”nin oluşturulması tasavvur edilmektedir.

Şekil 4. Model ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyon Savunma Bakanlığı Teşkilatı

MÜŞTEREK HAREKÂT KOMUTANLIKLARI’nın Harekât Kontrolüne Verilmiş ve Milli Devletler’in Merkezlerinde Konuşlandırılmış; (Şekil 5, Şekil 6)

       a. MUHARİP VE MUHAREBE DESTEK UNSURU OLARAK;

           1) Kara Kuvvetlerinde; 36 Kolordu Komutanlığı,
           2) Deniz Kuvvetlerinde; Üç Donanma, Üç Filo ve Üç Boğaz Komutanlığı,
           3) Hava Kuvvetlerinde; Dokuz adet Stratejik, Dokuz adet Taktik Hava Kuvvet Komutanlıkları ile Dokuz adet Füze Komutanlığı,
           4) 
Hava Savunma Komutanlığı’nda; Dokuz adet Radar Üs Komutanlığı ile Dokuz adet Hava ve Füze Savunma Komutanlığı,
           5) 
Siber ve Elektronik Güvenlik Komutanlığı’nda; Dokuz adet Siber Güvenlik ve Dokuz adet Elektronik Harp Komutanlığı,
           6) 
Dokuz adet Özel Kuvvet Komutanlığı,

kurulması tasavvur edilmektedir.

       b. MUHAREBE HİZMET DESTEK UNSURU OLARAK DA;

           1) Kara, Deniz, Hava, Hava ve Füze Savunma, Siber ve Elektronik Kuvvet Komutanlıkları’nın her biri için Dokuzar adet Lojistik Destek Komutanlığı,
           2) Deniz Kuvvetleri dışındakiler Kuvvet Komutanlıkları’nın her biri için Dokuzar adet Eğitim Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri için de Dörder adet Eğitim Komutanlığı,
           3) Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda Dokuz adet Üs ve Liman Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda Dokuz Adet Üs ve Meydan Komutanlığı,

kurulması tasavvur edilmektedir.

Şekil 5. Model ASRİKA İslâm Birliği Konfederasyonu Savunma Organizasyonu

       c. FEDERAL BÖLGELERDEKİ MÜŞTEREK HAREKÂT KOMUTANLIĞI’NA BAĞLI KUVVET, KURUM VE BİRLİKLER

Her Bölgesel Federasyon coğrafyasındaki Muharip, Muharebe Destek, Muharebe Hizmet Destek Komutanlıkları ve bağlıları; Bölgesel İslâm Federasyonları Müşterek Harekât Komutanlıkları’nın Harekât Kontrolü’ne Tahsis edilmelidir. (Şekil 5)

 

   8. ASRİKA KONFEDERASYONU DIŞ POLİTİKA ANALİZİ

       a. ASRİKA KONFEDERASYONU’NUN KURULUŞUNA KADAR GEÇECEK SAFHADA UYGULANMASI GEREKEN DIŞ POLİTİKA USUL VE ESASLARI

           1) İSLÂM DÜNYASINCA ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER;

               a) İslâm dünyası kendi coğrafyasının, ülkelerin üniter yapılarının içindeki etnik ve mezhepsel farklılığa sahip unsurlarının birbirleri ile savaştırıldığı, ilan edilmemiş, gizli, sinsi, kirli ve asimetrik 3. Dünya Savaşı’nın alanı haline getirildiğinin farkına varmalıdır.

               b)Bu savaştan galip çıkmak için İslâm ülkeleri;

  1. Egemen güçlerin zafiyetini anlamalı ve hassasiyetlerinin arttırılmasını sağlayacak girişimleri yapmalıdırlar. [[xx]]
  2. Hakkın adaletini sağlamalıdırlar.
  3. İnsanların temel hak ve özgürlüklerini garanti altına almalıdırlar.
  4. Eğitim görmüş nüfus yüzdesinin arttırılması için eğitim seferberliği uygulamalı, genç kuşakların kaynaşması için yüksek eğitim kurumlarındaki Müslüman ülkelerle ilgili öğrenci kontenjanlarını arttırmalı ve ümmet kardeşliği ilan etmelidirler.
  5. Siyasi ve ekonomik istikrarı sağlamalı ve devam ettirmelidirler.
  6. Müslüman Milletler ne sebeple olursa olsun, devletlerinin iktidarlarını devirmek için isyan etmemelidirler.
  7. Ülkelerinde adaleti, kişi hak ve özgürlüklerini, siyasi ve ekonomik istikrarı temin ettikten sonra, İslâm ülkelerinin bir irade altında toplanmalarını sağlayacak girişimleri başlatmalıdırlar.
  8. Bunun için;
    1. Sivil Toplum Kuruluşları, Kanaat Önderleri, Yüksek Öğretim Kurumları İslâm Birliği’nin zaruretini, tesis edilmesinin usul ve esaslarını gündemlerinin ilk maddelerine almalıdırlar.
    2. İslâm Birliği fikri Müslüman milletlerde yerleştirilmelidir.
    3. Farklı mezheplere sahip İslâm Âlimleri toplantı ve istişarelerle çatışmayı ve ihtilafları giderecek çözüm yollarını bulmalıdırlar.
    4. Ülke lider ve yöneticileri birliğin sağlanma usul ve esaslarında inceleme, araştırma yaptırmalı, her seviyedeki temsilcilerin katıldığı İslâm ülkeleri toplantılarının birinci gündem maddesinin İslâm Birliği’nin tesisi konusu olmasını sağlamalıdırlar.

           2) İSLÂM BİRLİĞİ İHTİYACI VE BİRLİK İÇİN ASSAM TASAVVURU:

İslâm Ülkelerindeki İç Savaş ve Kargaşanın Müslümanca Çözümünde ASSAM Tasavvuru: [[xxi]]

İslâm ülkeleri, içinde bulundukları kan, gözyaşı, çatışma ve zilletten güç birliği yaparak kurtulabilirler.

İslâm ülkeleri, siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri krizlerin hüküm sürdüğü Müslüman ülkelere olan münferit ilgilerini birleştirip ortak hareket imkânlarını araştırmak için Küresel Güçlerin, Birleşmiş Milletler’in veya İslâm ülkeleri dışındaki uluslararası kuruluşların girişimlerini beklememelidir.

İç güvenlik, dış güvenlik, ekonomik, sosyal ve siyasi krizlerin hüküm sürdüğü İslâm ülkelerinde istikrarın geri dönmesi için yardımcı olmak üzere, Birleşmiş Milletler’den ve malum güç odaklarından bağımsız çalışacak yeni bir organizasyona, İslâm dünyasının acil ihtiyacı bulunmaktadır.

Kurallarına uymayı ve katkı sağlamayı taahhüt eden, İslâm ülkesi olma özelliklerine sahip devletlerin oluşturduğu, operasyonel imkân ve yetkilere sahip, İslâm İşbirliği Teşkilâtı’ndan (İİT) farklı bir güce ihtiyaç bulunmaktadır.       

Keşmir, Afganistan, Suriye, Irak, Libya, Yemen, Somali, Sudan ve Filistin’de hüküm süren kargaşa, başkasını karıştırmadan İslâm dünyası tarafından oluşturulacak bir organizasyon ile çözümlenebilir. Bu organizasyon İslâm Birliği için de çekirdek olabilir.

       Adı, “İSLÂM ÜLKELERİ KRİZ YÖNETİM KONFEDERASYONU” olabilir. (Şekil 6)

Şekil 6. İslam Ülkeleri Model Kriz Yönetim Konfederasyonu Teşkilatı

  1. Aranan kıstaslara uyan gönüllü devletlerden oluşmalıdır.
  2. Devletler bu organizasyona anlaşmalarla katılabilmeli ve bağlanmalıdır.
  3. Üye ülkelerin temsilcilerinin oluşturduğu, daimî çalışan, amaca uygun kararların alınıp uygulanmasını sağlayacak bir parlamentosu bulunmalıdır.
  4. Parlamento üye devletlerin iradeleri ile kuruluş gerekçesindeki amaçlara hizmet etmelidir.
  5. Gerektiğinde kriz bölgelerindeki taraflar, müracaatları halinde parlamentoda oran dâhilinde temsil edilebilmelidir.
  6. Parlamentoya bağlı ve hesap veren, kriz merkezi oluşturulmalıdır.
  7. Kriz merkezinin içinde, askeri, siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal operasyonları yönetebilecek harekât merkezleri bulunmalıdır.
  8. Üye ülkeler gerekli mali desteği sağlamalıdır.
  9. Kriz merkezinin kontrolünde hareket eden, üye devletlerin katkıları ile teşekkül edecek bir askeri güce de sahip bulunmalıdır.
  10. Faaliyet merkezi; kriz bölgeleri ve üye ülkelerin teklifleri dikkate alınarak parlamento tarafından belirlenmeli ve gerektiğinde değiştirilebilmelidir.
  11. Konfederasyonun krizlerin taraflarına yaklaşımı yapıcı, barışçı, hakkaniyetli, temel insan hak ve özgürlüklerine tam saygılı, birleştirici, sosyal dokuyu koruyucu, yardım edici ve gerektiğinde de zorlayıcı olmalıdır.

İslâm dünyası böyle bir konfederasyona sahip olabilseydi Mısır, Tunus, Libya, Yemen, Suriye, Sudan ve Afganistan darbe ve devrimleri olmadan; Irak ABD tarafından, Afganistan Rusya ve ABD tarafından işgal edilip terör üssü haline getirilmeden, bu ülkeler iç çatışma alanı haline getirilip kargaşa ortamına girmeden ve yıkılıp harabeye çevrilmeden adil bir yönetim şekline döndürülebilirlerdi.

           3) İSLÂM ÜLKELERİ BİRLİĞİ SÜRECİNDE ASSAM TASAVVURU; [[xxii]]

İslâm ülkelerinin bir irade altıda toplanabilmeleri için ÖNCELİKLE;

Yetkisi, imkânları, gücü, yapısı anayasa, yasa ve tüzüklerle belirtilmiş, 57 İslâm ülkesinin ortak iradesinin temsil edildiği “İSLÂM ÜLKELERİ Parlamentosu”nun daimî olarak teşekkül ettirilerek “İSLÂM ÜLKELERİ Konfederasyonu”nun oluşturulması;

SONRA;

  1. İslâm Ülkeleri Konfederasyonu’nun, devletlerin asli görev alanları olan, adalet, güvenlik (iç ve dış) ve müşterek dış politika usul, esas ve prensiplerini belirleme çalışmaları sürdürülürken,
  2. Etnik ve coğrafi bakımdan yakın İslam Devletlerinin ortak iradelerinin temsil edildiği “BÖLGESEL İSLÂM ÜLKELERİ PARLAMENTOLARI” oluşturulmalı, (İslâm Ülkeleri 9 ayrı coğrafyada gruplandırılabilir. Orta Doğu [12] [[xxiii]], Orta Asya [8], Yakın Doğu [4], Güney Doğu Asya [4], Kuzey Afrika [6], Doğu Afrika [6], Kuzey Batı Afrika [7], Güney Batı Afrika [6], Avrupa [4] Müslüman Devletleri);

MÜTEAKİBEN;

“Bölgesel İslâm Ülkeleri Konfederasyonları”nın merkezî yönetimleri güçlendirilerek federasyonlara dönüşmeli ve her biri “İslâm Ülkeleri Birliği”ne konfedere birlik olarak bağlanmalı;

Nihai olarak da

  • Merkezî müşterek iradeleri “İslâm Ülkeleri Konfederasyonu Parlamentosu”nda, bölgesel oluşumların müşterek iradeleri de “Bölgesel   İslâm Ülkeleri Federasyon Parlamentoları”nda temsil edilmeli;
  • Parlamentolara bağlı icra organları” oluşturulmalı;
  • Merkezi ve bölgesel icra organlarının kontrolünde “Adalet Divanları” ve Adalet Divanları’nın kararlarının uygulanmasını sağlayacak, “Ani Müdahale Kuvvetleri” kurulmalı;
  • “Asayiş ve İç Güvenliğin” temini için teşkilâtlanılmalı;
  • Dış güvenliğin sağlanması için Savunma Sanayi Üretimi İşbirliği”nin oluşturulması ve Savunma İttifakı”nın organizasyonu yapılmalı;
  • “Ortak Dış Politikaların” belirlenmesi ve uygulanması için teşkilâtlanılmalı;
  • “Ekonomik İşbirliği” oluşturulmalı;
  • İslâm Ülkeleri Konfederasyonu için ve Bölgesel İslâm Ülkeleri Federasyonları için “İnsan Hakları” ve “Ceza Mahkemeleri”nden oluşan bağımsız yargı sistemi” oluşturulmalıdır.

           4) Bu safhada milli devletler ayrıca ASRİKA Konfederasyonu’nun kurulması için gerekli şartları oluşturacak aşağıdaki girişimlerde bulunmalıdırlar.

  1. İslam ülkeleri arasında Ekonomik ve Ticari İşbirliği arttırılmalı ve ticaret serbestleştirilmeli, serbest piyasa kurumları arasında mali işbirliği, sektörler arası işbirliği ve doğrudan yatırımlar giderek arttırılmalı ve yoksulluğun azaltılmasına yönelik çabalar arttırılmalıdır.
  2. İslâm ülkeleri, bağımsız ve egemen olmanın ön şartlarından birinin de savunma sanayinde bağımsızlığın olduğu bilinci ile İslâm devletleri ile işbirliği yaparak ortak savunma sanayi üretimi imkânları araştırılmalıdır.
  3. İslâm ülkeleri, gerçek tehdidin birbirlerinden ziyade küresel güçlerden geldiğinin şuurunda olarak, komşu İslâm ülkeleri ile savunma işbirliği anlaşmaları yapmalıdırlar.
  4. İslâm ülkeleri, ülkelerindeki yabacı askeri üslerin, özel askeri şirketlerin ve askeri varlıklarının ülkelerinden ayrılması için mücadele etmelidirler.
  5. İslâm ülkeleri, iç ve dış etkenlerle kriz yaşayan İslâm ülkelerinde uygulanmak üzere takip edecekleri dış politika esas ve prensiplerinde ittifak etmelidirler.
  6. Halkı Müslüman olmayan ülkelerdeki Müslüman azınlığa karşı yapılan ayrımcılık, temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesinin önüne geçebilmek için, her İslâm ülkesi imkânları ölçüsünde İslâm’ı tanıtacak kültür merkezleri ihdas etmeli ve etkinliklerde bulunmalıdır. En uygun tebliğin örnek yaşam tarzı ile olacağı şuuru ile yabancı ülkelere gönderilecek vatandaşlarının titizlikle seçilmesi gerektiğine inanılmalıdır.

       b. ASRİKA KONFEDARSYONU’NUN TEŞEKKÜLÜNDEN SONRAKİ SAFHADA UYGULANNASI GEREKEN DIŞ POLİTİKA USUL VE ESASLARI

   1) ASRİKA Konfederasyonu Dış İşleri Bakanlığı’nın Teşkilatı: (Şekil 7)

Konfederasyon Dışişleri Bakanlığı;

birimlerinden oluşmalıdır.

           a) Konfederasyon Dışişleri Bakanlığı, kıtalardaki devletler ve küresel güce sahip devletlerdeki diplomatik misyonlarının faaliyetlerini merkezden takip ve koordine edebilmesi için, her kıta ve küresel güç için MERKEZ TEŞKİLÂTI’nda yetkili birimler oluşturmalıdır.
               I. 
Bakanlık Merkez Teşkilatı’nın COĞRAFİ KITALAR ile ilgili birimleri;
                   i. 
ASYA Ülkeleri Çoklu Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İşler Genel Müdürlüğü
                   ii. AFRİKA Ülkeleri Çoklu Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İşler Genel Müdürlüğü
                   iii. 
AVRUPA Ülkeleri Çoklu Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İşler Genel Müdürlüğü
                   iv. 
KUZEY AMERİKA Ülkeleri Çoklu Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İşler Genel Müdürlüğü
                   v. 
GÜNEY AMERİKA Ülkeleri Çoklu Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İşler Genel Müdürlüğü
                   vi. 
AVUSTRALYA Ülkeleri Çoklu Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İşler Genel Müdürlüğü


Şekil 7. Model ASRİKA İslam Ülkeleri Konfederasyonu Dışişleri Bakanlığı Teşkilât Şeması

               II. Bakanlık Merkez Teşkilatı’nın Küresel Güçler ile ilgili birimleri;

                   i. ABD İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü
                   ii. 
Almanya İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü
                   iii. 
Çin İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü
                   iv. 
Fransa İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü
                   v. 
İngiltere İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü
                   vi. 
Rusya İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü
                   vii. 
Hindistan İkili Siyasi, Ekonomik ve Sosyo-Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü,

  şeklinde organize edilmesi uygun bulunmaktadır.

               b) Konfederasyon Dışişleri Bakanlığı YURT DIŞI Temsilcilikleri;

Mütekabiliyet esasına göre Konfederasyon’a üye ülkelerin dışındaki dünya ülkeleri nezdinde, ASRİKA Konfederasyonu Büyük Elçilikler, Baş Konsolosluklar, Daimî Temsilcilikler ve Kültür Merkezleri ile temsil edilmelidir.

               c) Konfederasyon Dışişleri Bakanlığı YURTİÇİ Temsilcilikleri;

Yabancı ülkelerin Konfederasyon bünyesinde, Bölgesel Federasyonlar ve Milli Devletler nezdinde görevlendirecekleri temsilcileri ile iletişim ve koordinasyonun yapılmasını sağlayacak şekilde, Dış İşleri Bakanlığı Bölgesel Federasyon Merkezleri’nde ve öncelik Konfederasyon dış sınırlarındaki milli devletlerin merkezlerinde bakanlık temsilcilikleri ihdas etmelidir.

Konfederasyon Dışişleri Bakanlığı Yabancı Devletlerin Diplomatik Misyonları da dikkate alınarak asgari aşağıdaki merkezlerde uygun temsilcilik birimleri oluşturmalıdır.

                   I. Orta Doğu Bölgesel İslam Devletleri Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Temsilcisi
                   II. 
Orta Asya          “          “          “          “          “          “          “          “
                   III. 
Yakın Doğu       “          “          “          “          “          “          “          “
                   IV. 
Güney Doğu Asya         “          “          “          “          “          “          “
                   V. 
Kuzey Afrika   “          “          “          “          “          “          “          “
                   VI. 
Doğu Afrika     “          “          “          “          “          “          “          “
                   VII. 
Kuzey Batı Afrika        “          “          “          “          “          “          “
                   VIII. 
Güney Batı Afrika        “          “          “          “          “          “          “
                   IX. Avrupa                      “          “          “          “          “          “          “
                   X. 
57 milli İslam devletleri için de dışişleri bakanlığının temsilcilikleri olmalıdır.

   2) İslam ülkeleri, Birinci Dünya Savaşı sonrası maruz kaldığı asimetrik ve vekâlet savaşları neticesinde dini itikat ve yaşayışlarında tahrifata maruz kalmışlardır. Bu olumsuzluğun giderilebilmesi adına ASRİKA Konfederasyonu Dışişleri Bakanlığı bünyesinde İslam anlayışının anlatılması ve yerleştirilmesi için yüksek İlim Şurası kurulmalı, bu şura ASRİKA İlmi Etütler Meclisi bünyesinde olmalı ve federasyonlardan gönderilecek eşit sayıdaki temsilcilerden teşkil edilmelidir. Meclisin teşkilat ve yapısı ASRİKA Parlamentosu’nca belirlenmelidir.

   3) Temel Hak ve Özgürlüklerle İlgili Esas ve Prensipler;

Allah katında bütün insanlar eşittir ve hangi coğrafyada doğarsa doğsun temel insani hakları bakımından eşittirler. Bu yüzden İslam dini ortaya çıktığı günden bu yana her türlü ayrımcılıkla mücadele etmiştir. Temel hak ve özgürlükler noktasında insanlar dil, din, ırk ve cinsiyet farkı gözetilmeksizin eşitlik ile muameleyi hak etmekle beraber bu hak ve özgürlüklerin, bütün ASRİKA Konfederasyonu coğrafyasında adalet ile uygulanması temel prensip olarak kabul edilmelidir.

  4) Hz. Peygamber (a.s.) Veda Haccı’nda tüm insanlığa hitaben ortaya koyduğu prensipler ile temel hak ve özgürlükler konusunda oldukça önemli mesajlar vermiştir;

  • Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Arap’ın Arap olmayana üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak TAKVA iledir.
  • Canlarınız, mallarınız, namuslarınız mukaddestir ve her türlü tecavüzden korunmuştur. Kimin yanında bir emaneti varsa mutlaka onu sahibine versin.
  • Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.
  • Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Fakat borcun aslını vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız.
  • Cahiliye devrinde güdülen kan davaları tamamen kaldırılmıştır.
  • Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir.
  • Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.”

Sadece ASRİKA Konfederasyon Devletler Birliği için değil tüm dünya mazlumlarının haklarının korunması için Mekke döneminde kurulmuş olan Hulful Fudul (Erdemliler Yemini) misali bir oluşum kurulmalıdır.

  5) ASRİKA Konfederasyon Devletler Birliği komşu ülkeler ve uluslarla İslami hükümlerin gerektirdiği bir yaklaşımla ilişkiler kurmalı, yakın ve uzak komşu devletler ile barış ve huzuru temin edici diplomatik ilişkileri tesis etmeli; bu ilişkilerinde din, dil, ırk, cinsiyet ve nesep ayrımı gözetmeksizin irtibatlar tesis etmelidir.

   6) Küresel Devletler ve Dünya Devletleri ile İlişkiler;

Dünya üzerinde son teknolojik gelişmeler ve iletişim ağının artması ve dünyamızın küçük global bir köy konumuna gelmesi küreselleşme sürecini ön plana çıkarmış ve dünya üzerinde devletler ve uluslar arasındaki ilişki ağını iç içe geçen bir ilişkiler ağına dönüştürmüştür. Böylesi bir durumda küresel etkiye sahip devletler güçleri ile ön plana çıkmış ve gelişmekte olan ülkelere etki etmeye başlamışlardır. Bu maksatla ASRİKA Konfederasyonu Devletler Birliği Dışişleri Bakanlığı bünyesinde yer alan “ASRİKA Uluslararası İlişkiler Koordinasyon Başkanlığı” küresel güçlerle olan diplomatik süreci koordine etmekten sorumludur.

   7) ASRİKA Konfederasyonu coğrafyasındaki yabancı devletlere ait kara, deniz ve hava üslerinin, tesis ve kullanılma anlaşmalarına son verilmelidir.

   8) Ülkelerin askeri güçlerinin; barış zamanında kendi sınırları içinde konuşlandırılması, kara, deniz ve hava sahalarının savunulmasında kullanılması hususunun uluslararası anlaşmalarla uygulanabilir hale getirilmesi sağlanmalıdır.

   9) İç Denizlerden İstifade;

ASRİKA Konfederasyonu sınırları içerisinde kalan deniz alanları ile bu denizleri açık denizlere bağlayan boğaz ve kanalların kullanım hak ve menfaat temini konusunda izlenecek yol haritası Dışişleri Bakanlığı altında oluşturulacak “ASRİKA Konseyi” tarafından hazırlanacak olan “ASRİKA Deniz Hukuku Anlaşmasına” göre hakkaniyet ölçüsünde istifadeye sunulmalıdır.

   10) Okyanuslardan İstifade;

ASRİKA Konfederasyonu’nun sınırı olan okyanusların Deniz Yetki Alanları (Karasuları, Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge) kıyıdaş ve karşı kıyı ülkeleri emsal alınarak kullanım hak ve menfaatleri yine “ASRİKA Konseyi” tarafından hazırlanacak “ASRİKA Deniz Hukuku Anlaşması”na göre belirlenmelidir.

   11) ASRİKA Konfederasyonu hava sahasının yüksekliği ve FIR hattı ile üzerinden geçen yabancı uyduların kontrolü hususunda ASRİKA Konseyi tarafından hazırlanacak “ASRİKA Hava ve Uzay Hukuku” hükümlerine göre yapılması sağlanmalıdır.

  12) ASRİKA Konfederasyonu Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kurulacak alt kurullar marifeti ile uluslararası ilişkilerde tarihsel ve kültürel ortaklıklarımıza ait dinamikleri harekete geçirerek bölgesel ve küresel ölçekte ekonomik ve ticari ilişkileri güçlendirilmelidir.

    13) Batı uyumlu-savunmacı stratejik kültürün yerine İslam’ın ve İslami değerlerin gerektirdiği bölgesel ve küresel yaklaşımlar tercih edilmelidir. Bu bağlamda “muasır medeniyetler seviyesi” olarak AB-ABD dış politikasına ve 19. yüzyıl insanlığı yok sayan modernleşme anlayışına dayanan “batı yanlısı” dış politika terk edilmeli, güvenlik endişesi ve rejimi koruma kaygıları ile sırt dönülen Ortadoğu başta olmak üzere Kafkasya, Orta Asya ve Afrika bölgelerine dönük çok boyutlu/çok kulvarlı yeni bir dış politika anlayışı benimsenmelidir.

   14) Komşularından ve medeniyet coğrafyasında yer alan İslam ülkelerini bir tehdit olarak görmeyen bir dış politika geliştirilmeli ve sadece dünya Müslümanlarına değil tüm insanlığa barış ve adaleti tesis edici bir dış politika benimsenmelidir.

   15) Küreselleşme süreci ile ortaya çıkan teknolojik gelişmeler uluslar ve devletler arası etkileşimi hızlandırdığından küresel ekonomik krizler ve bölgesel çatışmalar uluslararası siyasetin gündemini oluşturmaktadır. Bu nedenle İslam ülkeleri siyasal ve diplomatik alanda iş birliklerini geliştirmeli ve ötekileştirmeden kucaklayıcı bir ilişki kurmalıdırlar.

   16) Bölgesel ve küresel güç olma yolunda aktif bir dış politika benimseyen Türkiye’nin ortaya koyduğu “pro-aktif” dış politika anlayışı ASRİKA Konfederasyonu tarafından benimsenmeli; komşu ülkeler başta olmak üzere medeniyet coğrafyasında, bölgesel ve küresel alanda ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştirilerek, tarihsel süreçten gelen birliktelik gereği kendi kültürel ve ahlaki anlayışımıza uygun siyasi ilişkiler geliştirmelidir.

   17) Ortadoğu’nun muhtemel çatışma ve sorun alanı olarak görülmesi anlayışı terk edilmeli bölgemizdeki sorunlar “tarihsel ve kültürel bağların” varlığı doğrultusunda değerlendirilmeli ve inisiyatif alınmaya başlanmalıdır. Bu anlayış ile başta Filistin sorunu olmak üzere İsrail-Lübnan, İsrail-Suriye, Irak, Afganistan, Doğu Türkistan, Keşmir, Myanmar ve Afrika’nın tüm sorunlu bölgeleri gibi diğer sorunlu bölgelerin taraflarını bir araya getirici ve uzlaştırıcı bir diplomasi geliştirilmelidir.

 

   9. ASRİKA KONFEDERASYONU ORTAK ASAYİŞ VE İÇ GÜVENLİK SİSTEMİ

ASAYİŞ ve İÇ GÜVENLİĞİ sağlamakla görevli İÇİŞLERİ BAKANLIĞI, ASSAM tasavvuruna göre merkezden yürütülecek beş faaliyet alanından birini oluşturmaktadır.

İçişleri Bakanı, Konfederasyon merkezinden milli devletlerin köy ve mahallelerine kadar bütün Konfederasyon coğrafyasında asayiş ve güvenliğin sağlanmasından kara sınırları ile açık ve iç deniz kıyılarının emniyete alınmasından Konfederasyon Başkanı’na karşı sorumludur.

Konfederasyon emniyet ve asayiş kuvvetlerinin eğitim, donatım, atama, görevden alma, özlük haklarının sağlanması, sevk ve idaresinden; bölgesel federasyonların ve milli devletler bünyesindeki mülki idari amirlerinin görevlendirme ve yönetiminden, Konfederasyon Başkanı’na karşı, İçişleri Bakanı yetkili ve sorumludur.

İçişleri Bakanı, “Konfederal Cumhuriyet Güvenlik Konseyi” ve “Devlet Başkanları Genel Kurulu”nun tabii üyesidir.

İçişleri Bakanlığı’nın; Konfederasyon merkezinde bulunan “KONFEDERAL CUMHURİYET MÜŞTEREK ASAYİŞ VE GÜVENLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ”ne bağlı Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sınır ve Sahil Güvenlik Genel Komutanlığı ile Dokuz Bölgesel Federal Cumhuriyet’in her birinin merkezinde konuşlanmış, “MÜŞTEREK ASAYİŞ VE GÜVENLİK GENEL KOMUTANLIKLARI”ndan ve milli devletlerin merkezlerindeki “MÜŞTEREK ASAYİŞ VE GÜVENLİK BAŞKANLIKLARI”ndan oluşması tasavvur edilmektedir.

KONFEDERAL CUMHURİYET İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ TEŞKİLATI

HİZMET VE PLANLAMA KARARGÂH VE KURUMLARI

ASAYİŞ VE GÜVENLİK
KUVVET VE KURUMLARI

1.      Göç İdaresi Genel Müdürlüğü,

2.      Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü,

3.      Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü,

4.      Kara Yolları Genel Müdürlüğü,

5.      İller İdaresi Genel Müdürlüğü,

6.      Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı,

7.      Basın, Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Genel Müdürlüğü,

8.      Bilgi Teknolojileri Genel Müdürlüğü,

9.      Araştırma ve Strateji Geliştirme Genel Müdürlüğü,

10.   Denetleme ve değerlendirme Genel Müdürlüğü,

11.   Personel Genel Müdürlüğü,

12.   İstihbarat, Değerlendirme, Analiz ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü,

13.   Kaçakçılık, İstihbarat, Harekât ve Bilgi Toplama Genel Müdürlüğü,

14.   Güvenlik ve Acil Durum Genel Müdürlüğü,

15.   Donatım ve Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü,

16.   Bakanlık Özel Kalem Müdürlüğü,

17.   Genel Sekreter.

 

1. Konfederal Cumhuriyet Müşterek Asayiş ve Güvenlik Genel Müdürlüğü;

     A. Emniyet Genel Müdürlüğü,

     B. Jandarma Genel Komutanlığı,             

     C. Sınır ve Sahil Güvenlik Genel Komutanlığı,

     D. Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü,

         1) Polis Akademisi ve Eğitim Merkezi

         2) Jandarma Akademisi ve Eğitim Merkezi

         3) Sınır ve Sahil Güvenlik Akademisi ve Eğitim Merkezi

2. 9 Bölgesel Federal Cumhuriyet Müşterek Asayiş ve Güvenlik Genel Komutanlığı;

     A. 9 Bölgesel Federal Cumhuriyet Emniyet Genel Müdürlüğü,

     B. 9 Bölgesel Cumhuriyet Sınır ve Sahil Güvenlik Genel Komutanlığı,

     C. 9 Bölgesel Cumhuriyet Jandarma Genel Komutanlığı,

     D. 9 Bölgesel Federal Cumhuriyet Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü,

         1) 9 Polis Akademisi ve Eğitim Merkezi

         2) 9 Jandarma Akademisi ve Eğitim Merkezi

         3) 9 Sınır ve Sahil Güvenlik Akademisi ve Eğitim Merkezi

3. 57 Milli Devlet Müşterek Asayiş ve Güvenlik Başkanlıkları;

     A. 57 Milli Devletin Emniyet Genel Müdürlüğü,

     B. 57 Milli Devletin Sınır ve Sahil Güvenlik Genel Komutanlığı,  

     C. 57 Milli Devletin Jandarma Genel Komutanlığı,

     D. 57 Milli Devletin Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü,

         1) 57 Milli Devletin Polis Akademisi ve Eğitim Merkezi

         2) 57 Milli Devletin Jandarma Akademisi ve Eğitim Merkezi

         3) 57 Milli Devletin Sınır ve Sahil Güvenlik Akademisi ve Eğitim Merkezi

     E. 57 Milli Devletin İl Mülki İdare Amirlikleri (Valilikler)

         1) 57 Milli Devletin İlçe Mülki İdare Amirlikleri (Kaymakamlıklar)

şeklinde olabileceği tasavvur edilmektedir.

 

   10. MÜTEAKİP ASSAM KONGRELERİ

İslam dünyasının önüne, “ASRİKA İslam Devletleri Birliği” ile ilgili uygun bir MEVZUAT MODELİ koymak üzere planladığımız Uluslararası Kongreler Serisi’nin sonuncusu, “ASRİKA KONFEDERASYONU MÜŞTEREK ADALET SİSTEMİ” başlığı altında 2023 yılında uygulanacak ve bu kongre sonucunda da “ASRİKA İslâm Devletleri Birliği” için “MODEL BİR MEVZUAT” ortaya konulmuş olacaktır.

2024 ve müteakip yıllarda da “KÜRESEL GÜÇLERİN HEDEFİNDE OLAN İSLAM ÜLKELERİNİN YAŞADIĞI SORUNLARLA İLGİLİ ÇÖZÜM YOLLARI ANA TEMALI” Uluslararası ASSAM KONGRELERİNİN planlanıp uygulanmasına devam etme kararlılığında olduğumuzu DEKLARE ederiz.

 

[[i]]  http://www.pigm.gov.tr/dunya_ham_petrol_ve_dogalgaz_rezervleri.php.

[[ii]]  Büyük  Oyunu Anlamak, Yves Lacoste sf. 31, 47

[[iii]] Büyük Oyunu Anlamak, Yves Lacoste sf. 48.

[[iv]]  https://www.stratejikortak.com/2021/12/dogu-akdeniz-denkleminde-kuresel-bir-guc-cin-halk-cumhuriyeti.html.

[[v]] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/iran-ile-irak-arasindaki-kanli-ve-galipsiz-savas-39uncu-yilinda-/1590515.

[[vii]] ABD ASKERİNİ ÇEKTİ, ÖZEL GÜVENLİKÇİLERİ BIRAKTI: (Çağıl M. Kasapoğlu Arşivinden)

ABD ordusu, 2003’te Saddam Hüseyin’in daha sonra hiç bulunamayan kitle imha silahlarını bahane ederek işgal ettiği Irak’tan hafta içinde ‘savaş’ bayrağını indirerek resmen çekildi. Ancak ABD’nin çekilmesinin ardından Irak’ın kime teslim edildiği yeni tartışma konusu odu. Irak’taki 170 bin ABD askerinden geriye kalan 4 bin asker de ay sonuna kadar ülkeyi terk edecek. Ama yine de kendi sokaklarında yürürken kimliklerini, üzerinde ABD bayrağı dikili kamuflaj giyen askerlere göstermek zorunda kalan Iraklılar için durum 9 yıldır olduğundan pek de farklı olmayacak. Irak’taki 2 bin 700 özel güvenlik şirketi görevlisinin sayısı ocaktan itibaren iki katına yani 5 bin 500’e çıkarılacak. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın özel lisansı ile çalışan bu birliklerin görevi, yalnızca ABD diplomatik yetkilileri ile ticari şirketleri korumak değil; aynı zamanda Irak ordusunu, güvenlik güçlerini de eğitmek olacak.

Irak Sıcak Bakıyor

Kirli geçmişlerine rağmen Bağdat, bu şirketlere kapısını kapatmıyor. Başbakan Nuri el-Maliki’nin danışmanları, ordunun eğitimi için ‘askeri geçmişi olan 3 bin özel timin’ Irak’ta görev almalarına yeşil ışık yakmıştı. Maliki, hafta içinde Washington’a yaptığı ziyarette de daha fazla ABD şirketinin yatırıma gelmesi yönündeki temennilerini bizzat ABD Başkanı Barack Obama’ya iletti. Bu da bu şirketleri koruyacak yeni özel güvenlik güçleri anlamına geliyor.

Irak İçin Şimdiden Sıradalar

ABD Dışişleri Bakanlığı lisansı ile Irak’ta büyük kazanç hedefleyen çok sayıda özel güvenlik şirketi şimdiden kolları sıvadı. Ülkedeki 17 bin Amerikalı sivilin korunması için ABD Dışişleri Bakanlığı 11 milyar dolarlık güvenlik ihalesi açtı. 2010 yılı ekiminde bakanlığın açtığı Dünya Çapında Güvenlik Hizmetleri (Worldwide Protective Services) ihalesine giren 8 şirketin 3’ü Irak’ta göreve başladı. Bakanlıkla uzun süredir çalışan DynCorp ve Triple Canopy’nin dışında, güvenlik ihalesini kazanan diğer şirketler, EOD Technology, SOC Incorporated, Aegis Defense Services, Global Strategies Group, Torres International Services ve International Development Solutions.

Söz konusu 8 şirket Irak’ta hayati önemi bulunan ABD merkezlerinin güvenliğinden 5 yıl boyunca sorumlu olacak. Blackwater’ın 2009’da Irak’tan ayrılmasıyla yerine geçen Triple Canopy, Amerikalı diplomatları korumak için 1.53 milyar dolar alırken İngiliz Global Strategies Group şirketi ise Basra’daki ABD Konsolosluğu’nu korumak için 401 milyon dolarlık anlaşma yaptı. ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’nin güvenliği ise 974 milyon dolara SOC Incorporated’a teslim edildi.
Paralı askerler, diplomatların zırhlı araçlarla ve helikopterlerle ulaşımından sorumlu olacak. ABD Dışişleri Bakanlığı, petrol zengini Musul, Kerkük ve Erbil için de güvenliği teslim almaya niyetli şirketlerle masaya oturacak.

[[viii]]https://www.aa.com.tr/tr/analiz/abdnin-afganistanin-ardindan-irak-tan-da-cekilmesi-ikbyye-nasil-yansir/2344356.

[[ix]] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-56377932.

[[x]https://www.trthaber.com/haber/dunya/kaddafi-sonrasi-libya-450437.html.

[[xi]] https://www.aa.com.tr/tr/analiz/bae-destekli-ayrilikcilarin-guney-yemen-hayali/2134723https://www.aa.com.tr/tr/dunya/devrimden-ic-savasa-yemende- yasananlar/1075207.

[[xii]] https://www.adnantanriverdi.com/index.php/maneviyat-yuklu-kudus-u-serif-ziyareti.html.

[[xiii]] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44128837.

[[xiv]] https://www.aa.com.tr/tr/info/infografik/15183.

[[xv]] https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/-afganistan-isgali-olumcul-hatanin-38-yil-donumu/1016149.

[[xvi]] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/abdnin-en-uzun-savasi-afganistanda-20-yil/2351523.

[[xvii]] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/20-yillik-abd-isgali-hem-afganistana-hem-dunyaya-pahaliya-mal-oldu/2350276.

[[xviii]] https://www.turkcebilgi.com/bosna-hersek_tarihihttps://www.hurriyet.com.tr/egitim/bosna-savasi-tarihi-ve-onemi-bosna-savasi-taraflari-nedenleri-ve-sonuclari-kisaca-bilgi-41802214.

[[xix]] http://arsiv.ntv.com.tr/news/118205.asp.

[[xx]] ABD’NİN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE SOKAN GELİŞMELER

ABD karşıtlarının ileri sürdüğü etnik ayrımcılığa yönelik iddialar içinde [xx]

  1. Ülkenin güney eyaletlerinin bulunduğu bölgelerde Meksika asıllıların ileriye dönük olarak ayrımcı hedeflerinin olduğu,
  2. Arizona, Kolarado, Mexıco ve Teksas’ın kendilerini ayrı bir cumhuriyet yapısı içinde gördükleri ifade edildiği,
  3. Pasifik kıyısında yoğunluğu bulunan Asya asıllıların da kendi devletlerini amaçlayabileceklerini…
  4. Diğer yönden Latinolarda da kimlik hareketlerinin artmakta olduğunu…
  5. Atlantik sahillerinin de Anglo Saksonlar’a bırakılacağı belirtilen görüşlerin yer aldığını
  6. Ülkenin orta kesimlerinin ise, Kızılderililere ait olduğunu beyan eden görüşler vardır…
  7. Yakın geçmişte Vermont eyaleti ile Lakota‘daki ayrımcı  çıkışlar sembolik olsa da  sosyal yapı konusunda  bazı ipuçları vermiştir…

      Halen yorumlarda ABD de 40 kadar ayrımcı hareketin varlığı da söz konusu olmaktadır…

[[xxi]]https://www.assam.org.tr/tr/konular/ortaklik-mevzuati/ortak-parlamento/islam-dunyasina-huzur-nasil-gelecek.html.

[[xxii]] ASSAM Uluslararası Hakemli Dergi. Sayı 01, Haziran 2014, sf. 4.

[[xxiii]] https://www.assamcongress.com/tr/kongre/assam-kongre-2017/model-konfederasyon-anayasasi.html.

Meet The Team

Organizing Committee

Prof Dr Mehmet ZELKA

 

Yrd Doç Dr Ali Fuat GÖKÇE 

 

Melih TANRIVERDİ

 

Gürcan ONAT

 

What We Do

Sessions

THURSDAY, 23rd NOVEMBER, 2017 09.00-10.00 REGISTRATION 10.00-12.00 OPENING AND PROTOCOL SPEECHES · Assoc. Prof. Dr. Ali Fuat GÖKÇE · Chief Adviser of the President of Turkish Republic and ASSAM President…

Oturumlar

23 KASIM 2017 PERŞEMBE 09.00-10.00 KAYIT 10.00-12.00 AÇIŞ VE PROTOKOL KONUŞMALARI · Doç. Dr. Ali Fuat GÖKÇE · Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve ASSAM Bşk - Em. Tuğg. Adnan TANRIVERDİ · İDSB…

About Us

ASSAM "Müslüman Milletlerin refahı, kurdukları devletlerin bekası, Dünyada barışın tesisi ve adaletin hâkimiyetinin, İslam Ülkelerinin bir süper güç olarak Dünya siyaset sahnesine çıkması ile mümkün olabileceği düşüncesinden hareketle; Müslüman Devletlerin;…

Xpert Slider

lorem