1nci ULUSLARARASI ASSAM İSLAM BİRLİĞİ KONGRESİ ANA TEMASI: GEÇMİŞTEN GELECEĞE YÖNETİM BİÇİMLERİ
Birleşmiş Milletler Teşkilâtına üye 193 Devlet’in 60’ına (Üye Sayısının %31’i), 7,145 milyarlık Dünya Nüfusunun 1,6 Milyar’ına (Dünya Nüfusunun %22,5’u), 150 milyon Km2 olan dünya karalarının 19 milyon Km2’sine (Dünya Karalarının %12,8’i) sahip olan 60 İslâm Ülkesinin sahip olduğu İslâm Coğrafyası, kendi aralarındaki sınırlar yok sayıldığında oluşturdukları blok ile:
- Dünya adası olarak bilinen Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarının merkezinde bulunan;
- Dünyanın en büyük iç denizi konumundaki Akdeniz, Kızıl Deniz ve Karadeniz’in giriş kapıları sayılan Cebeli Tarık, Bab-El Mendeb, Çanakkale ve İstanbul boğazları ve Süveyş Kanalını kontrol eden;
- Atlas Okyanusu, Hint Okyanusu, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizine kıyıları olan;
- Asya, Avrupa ve Afrika Kıtalarına, Avrupa Birliği, Rusya, Hindistan, Çin gibi süper güç sayılan Dünyanın büyük devletlerine kara ve denizden, Amerika Birleşik Devletlerine denizden sınır komşusu olan;
- Dünya kara, hava ve deniz ulaşım yollarının alternatifsiz merkezi olma imkânına sahip bulunan;
- Dünya petrol rezervlerinin % 55,5’ine, üretiminin % 45,6’sına, doğalgaz rezervlerinin % 64,1’ine, üretiminin % 33’üne, sahip olan;
- Jeopolitik konumu, ortak medeniyet değerleri ve tarihi birikimi ile imkân, gayret ve hedeflerini birleştirerek geleceğin süper gücü olmaya namzet potansiyel bir güce sahip bulunmaktadır.
Egemen olması gerektiği Coğrafyasında İslâm Dünyası, her bir İslam Ülkesinin üniter yapılarının içindeki etnik ve mezhepsel farklılığa sahip unsurlarının bir birleri ile savaştırıldığı, ilan edilmemiş, gizli, sinsi, kirli ve asimetrik Üçüncü Dünya Savaşının alanı haline getirilmiştir.
Sahip olduğu avantajlara rağmen İslam ülkeleri, emperyalist batı devletlerinin müdahaleleri ile büyük bir kargaşa içine düşmüştür. Bu kargaşanın sonucu olarak İslam coğrafyasında büyük acılar ve yıkımlar yaşanmaktadır. Milyonlarca müslüman evlerini, yurtlarını terk etmek veya ölmek arasında tercih yapmak zorunda bırakılmaktadır. Göç yollarında binlerce müslüman çeşitli şekillerde ölmekte, göç etmeyi başaranlar ise yoksulluk ve sefalet içinde yaşamaya mahkum bırakılmaktadır. Birleşmiş milletler mülteciler yüksek komiserliğinin 2016 verilerine göre sadece 5 milyon Suriye vatandaşı göç etmiştir. Kayıt altına alınamayan mültecilerle bu rakam daha da yükselmektedir Suriyeli mülteciler, Türkiye (2.749.140), Irak (249.726), Ürdün (629.128), Mısır (132.275), Lübnan (1.172.753) ve Kuzey Afrika’da diğer yerlere göç etmiştir. Bu rakamların dışında yoğun bir şekilde Avrupa’ya göç girişimleri olmakta ve büyük bir kısmı Ak Denizde yaşamlarını yitirmektedir. Bu olumsuzluklara rağmen Avrupa’ya yapılan sığınmacı başvuru sayısı 270.000’den fazla olmuştur.
Üçüncü Dünya Savaşı İslam Ülkelerine karşı ilan edilmemiş bir savaş olarak sürdürülmektedir. Osmanlı'nın yıkılmasından sonra yönetimsiz kalan müslümanlar küçük devletçikler kurarak varlıklarını devam ettirmeye çalışmış, ancak birlik ve beraberliğini kaybettiklerinden küresel güçler için kolay lokma haline gelmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu İslam Coğrafyasını ele geçirmek için İslam Ülkelerinde, kontrol ettikleri terör örgütleri vasıtasıyla vekalet savaşları (asimetrik savaş) yürüterek otorite tesis etmeyi amaçlamaktadır.
Bu kongrenin amacı; Halkı müslüman ülkelerin ortak irade altında toplanabilmeleri için geçmişten günümüze yönetim şekillerini inceleyerek İslam Birliği Yönetim şeklinin nasıl olabileceğini istişare etmektir.